Yeni Konular
Çocuk ve Bebek Yemekleri Tarifleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çocuk ve Bebek Yemekleri Tarifleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

DOMATESLİ TEL ŞEHRİYE ÇORBASI (7.aydan itibaren)

Malzemeler:
1 orta boy domatesin yarısı
1 çorba tel şehriye çorbası
200 ml su
1 çay kaşığı zeytinyağı

Hazırlanışı:
Domates ve yağ ağır ateşte pişirildikten sonra üzerine 200 ml su ilave edilerek kaynatınız. Karışım kaynadıktan sonra tel şehriye ilave ediniz. Şehriyeler pişene kadar kısık ateşte pişiriniz. Bebeğinizin domatesli tel şehriye çorbası hazır.

BULGURLU SEBZE ÇORBASI (9.aydan itibaren)

Malzemeler:
1 orta boy domatesin yarısı
1 orta boy patatesin yarısı
1 orta boy kabağın yarısı
2 çorba kaşığı bulgur
1 çay kaşığı zeytinyağ

Hazırlanışı:
Bulgur, kabak, patates ve domates haşlandıktan sonra tel süzgeçten süzünüz daha sonra üzerine 1 çay kaşığı halis zeytinyağı ilave ediniz. Bebeğinizin bulgurlu sebze çorbası hazır.

ŞEKERLİ ÜRÜNLER NEDEN ZARARLIDIR?

Bebeğinizin midesi oldukça ufaktır ve bu küçük mideyi en doğru besinlerle doldurmak gerekir. Bu nedenle bebeğinizi beslerken mümkün oldukça, çok şekerli ürünlerden kaçınmalısınız.

--------------------------------------------------------------------------------

Çok şekerli besinler bebeğinizde kof şişmanlık yaratacağı gibi damak tadını da bu tür tatlı gıdalara alıştıracaktır. 0-1 yaş arası bebeğinize sağlıklı bir beslenme alışkanlığı oluşturmak bebeğinizin gelişimi için çok önemlidir.
Bebe Bisküvisi
Bebe bisküvisi; protein, vitamin ve mineral içeriği açısından oldukça fakir olup, bebeğinizin besin ihtiyaçlarını karşılamaz. Yalnızca bebeğinizde doygunluk hissi yaratır. Ayrıca çok şekerli olduğu için, bebeğinizi damak tadını çok tatlı gıdalara alıştıracak ve bebeğinizin yararlı besinleri almasını engelleyecektir.
Meyveli Yoğurt
Meyveli yoğurtlar bebeklere özel hazırlanmamıştır. Bu nedenle içeriği bebeğinize uygun değildir. Yüksek miktarda şeker içerir ve kof şişmanlık yaratır. Damak tadı bu tarz ürünlere alışmış bir bebek daha sonra kendi gelişimi için yararlı sadtadı olan besinleri örneğin sebzeleri reddedebilir.

KABIZLIK NEDEN OLUR, ÇÖZÜMÜ NEDİR?

Bebeğin dışkısının çok kuru olduğu ve zorlanarak dışkı yapabildiği durumlardır. Kabızlık probleminden bahsedebilmemiz için bebeğin 3 günü geçen bir sürede kendi başına dışkısını yapamamış olması gerekir.

--------------------------------------------------------------------------------

Böyle durumlarda doktorla görüşmekte fayda vardır.
Neden olur?
En sık rastlanılan neden bebeğin, lif bakımından zengin olmayan gıdalarla beslenmesidir.
Çözümü nedir?
Bebeğe bol su ve sıvı gıdalar tükettirilmelidir. Özellikle kayısı, erik,üzüm,armut gibi meyveler rahat dışkılamayı sağladığı için kabızlık problemine karşı verilebilecek meyvelerdir. Bebeğe anne sütü veriliyorsa; emzirmeye sık sık devam edilmelidir. Bebeğin beslenmesinde mutlaka tahıl içeren ürünler verilmelidir. Tahıllar doğal lifler sayesinde bebeğin barsak hareketlerini hızlandırır ve rahat dışkılamaya yardımcı olur.

Anne sütü ile ilgili bir araştırma

ABD’de rasgele seçilen 13 aylık ile 5 yaş arasındaki 345 çocuk üzerinde yapılan araştırmada, üç aydan az süreyle anne sütüyle beslenen bebeklerde öğrenme ve kavrama yeteneğinin az geliştiği belirlendi.Araştırmada, annenin yaşı ve sigara alışkanlığının etkileri de göz önüne alındı. Uzmanlar, annenin emzirdiği bebeğiyle daha yakın ilişki içinde bulunduğuna dikkat çekerek, bunun çocuğun zekasının gelişmesinde rol oynadığını düşünüyor. Anne sütünde bulunan besinlerin de bebeğin zekasının gelişmesinde olumlu rol oynadığı biliniyor.
Emzirmeye Başlamadan Önce
Emzirme zamanlarını, kendiniz için en uygun ve dinlendirici olan saatlere göre programlayın. Bebeğinizi emzirirken size en rahat gelen duruşu benimseyin. Bebeği emzirmeye başlamadan önce ellerinizi sıcak suyla yıkayın. Göğüs uçlarınızı temizleyin.Emzirmenin Yararları
Anne sütü bebeklerin gelişebilmeleri için gerekli tüm besinleri içerir, bulaşıcı hastalıklara karşı ona bağışıklık kazandırır. Emzirme, aynı zamanda, anne ile çocuk arasında, çocuğun ruhsal açıdan sağlıklı gelişmesini etkileyen yakın bir ilişkinin doğmasına yardımcı olur.
Nasıl Emzirmeli ?
Bebeğe önce bir memenizi verin ve 10 dakika emzirin, sonra diğerini vererek 10 dakika daha emzirin. Bir sonraki emzirmeyi, bebeğin en son emdiği göğüsten başlatın. Bebeğiniz, süt gereksinmesinin önemli bir bölümünü emzirmenin ilk bir kaç dakikasında alacaktır. Fakat, sütün devamlı oluşabilmesi için bebeğin her iki göğüsle de emzirilmesi şarttır. Meme verirken göğsünüzün bebeğin nefes almasını engellememesine dikkat edin. Emzirdiğiniz memeyi alttan destekleyerek biraz yukarı kaldırın. Bebeğiniz her ağladığında memeye tutuyorsanız ve kilo alımı normal ise yeterince besleniyor demektir.Bebeğiniz ne zaman acıkırsa o zaman emmek isteyecektir. Bunuda size ağlıyarak belli edecektir. Zaten bir süre sonra ağlama şekillerinden bebeğinizin ne istediğini anlar duruma geleceksiniz. Günde 8 kez beslemek en normalidir. Bebekler genelde mideleri boş olarak 5 saatten fazla uyuyamazlar. Anne sütü ile beslenen bebekler ,anne sütü daha çabuk sindirildiği için mama ile beslenen bebeklere göre daha çabuk acıkırlar.

Biberonla beslenme hakkında

Bebeğinizi anne sütü yerine biberonla beslemeyi tercih edrseniz bunun dezavantajlarının yanında avantajları da vardır.Besleme işlemini bir başkasıda yapabilir,bebeğinizin ne kadar süt aldığınıda görebilirsiniz.

Biberonla beslemenin en büyük dezavantajı bebeğinizde mide rahatsızlıkları ve ishale yol açacak
bakterilere karşı daha dikkatli olmanız gerekecektir.Bunun için kullanacağınız tüm gereçleri
sterilize etmelisiniz.Mama hazırlarken de hazırlama şekline harfiyen uymalısınız.

Biberon memesinin deliklerini de sık sık kontrol etmelisiniz.Delik çok küçük olursa bebeğiniz boşa çaba harcar va yorulur.

Biberon ile beslenen bebekler daha sonra anne memesini almakta zorlanabilirler.
Kauçuk meme, uzun olup bebek çekmek zorunda kalmaz. Biberondan sonra anne memesine geçilen bebekler meme başını lastik meme gibiymişcesine emmeye çalışırlar. Meme başını çekmeyi öğrenemezler.

Bebek sadece meme başının ucunu emecek olursa:
Anne ağrı hisseder ve meme başı derisi zedelenebilir.
Bebek, laktiferöz sinüslara basınç yapamayacağı için süt akımı yetersiz olur.
Meme başına, oksitosin ve prolaktin reflekslerinin yeterli çalışması yönünden
yeterli uyaran olamaz.
Bebek sinirlenir ve emmeyi rededer. Bu durumda anne sütün yetmediğini düşünür.
Bu durum meme başı şaşkınlığı olarak isimlendirilir. Anne ve bebek eğitilmelidir.

Emme Sorunları: Biberondan emmeyi öğrenen bebek, anne memesini reddeder.

Meme başı şaşkınlığı adı verilen bir tablo ortaya çıkar. Anne sütü ile beslenmenin

yetersiz ve başarısız oluşu çoğunlukla birkaç kez bile olsa denenen biberondur.

Biberon Çürüğü : Normal koşullarda süt sıvı bir besin maddesi olduğundan ağızda
ok kalmaz ve çürük oluşumuna neden olmaz. Ancak halkımız arasında çocuğun şekerli süt ile doldurulmuş biberonla beslenmesi ve bala veya reçele batırılmış yalancı emziğin uyumadan önce emdirilmesi yaygın bir alışkanlıktır. Ayrıca bazı anneler bebeklerini 2 sene gibi uzun bir süre anne sütü ile beslemektedirler. İşte bu şekilde beslenen çocuklarda 2-6 yaş arasında özellikle üst ön dişlerde yaygın kahverengi çürükler görülmektedir. Hatta çok ileri vakalarda dişlerin tamamı çürümektedir. Bu olay biberon çürüğü olarak adlandırılır. Etken devam ederse süt azılar da etkilenir.

Bebek Besinleri için kalori Cetveli

Malzeme Birim Kalori

Tahıllar
1 dilim beyaz ekmek 28 gr 90
1 dilim kepekli ekmek 28 gr 60
1 dilim kızarmış ekmek 15 gr 35
1 adet kruasan 200 gr 200
bisküvi 100 gr 470
mercimek (kuru) 100 gr 314
arpa (kuru) 100 gr 367
bulgur (kuru) 100 gr 371
kuskus (kuru) 100 gr 367
mısır (kuru) 100 gr 342
buğday (kuru) 100 gr 364
susam 100 gr 589
makarna (kuru) 100 gr 339
makarna (haşlanmış) 100 gr 85
pirinç (kuru) 100 gr 357
pirinç (haşlanmış) 100 gr 125

Süt ve Yumurta Ürünleri
yoğurt (yağlı) 100 gr 95
süt (yağlı) 100 gr 68
yoğurt (yağlı,meyveli) 100 gr 125
beyaz peynir (yağlı) 100 gr 275
kaşar peyniri (yağlı) 100 gr 413
parmesan peyniri (yağlı)100 gr 440
yumurta 1 adet 80
yumurta akı 1 adet 15
yumurta sarısı 1 adet 65

Yağlar
tereyağı 28 gr 206
margarin 28 gr 204
sıvı yağ 28 gr 130

Etler
biftek (ızgara) 100 gr 278
tavuk (ızgara) 100 gr 132
tavuk göğsü (haşlanmış) 100 gr 150
kuzu (yağlı, ızgara) 100 gr 282
kuzu ciğeri (yağda) 100 gr 232
salam 100 gr 446
sosis 100 gr 295

Deniz Ürünleri
midye 1 adet 9
istiridye 1 adet 6
karides 1 adet 144
somon füme 100 gr 171
ton balığı 100 gr 121

Sebzeler
domates 1 adet 14
enginar 1 adet 10
patlıcan 28
taze fasulye 100 gr 90
brokoli 100 gr 35
brüksel lahanası 100 gr 35
kabak 100 gr 25
havuç 100 gr 35
karnabahar 100 gr 32
kereviz 100 gr 18
salatalık 1 adet 11
marul 100 gr 15
mantar 100 gr 14
soğan 100 gr 35
bezelye 100 gr 89
taze yeşil biber 120 gr 15
patates (haşlama) 100 gr 100
ıspanak 100 gr 26
lahana 100 gr 20

Kuruyemişler
badem 100 gr 600
hindistancevizi 100 gr 603
fındık 100 gr 650
fıstık 100 gr 560
çam fıstığı 100 gr 600
ceviz 100 gr 549
patlamış mısır 100 gr 478
kabak çekirdeği 100 gr 571
ay çekirdeği 100 gr 578

Meyveler
elma 1 adet 60
kayısı 1 adet 8
muz 1 adet 100
kiraz 100 gr 40
hurma 1 adet 15
incir 100 gr 41
incir (kuru) 100 gr 59
greyfurt 1 adet 60
portakal 1 adet 50
kivi 1 adet 34
mandalina 1 adet 50
karpuz 100 gr 19
kavun 100 gr 18
şeftali 1 adet 60
armut 1 adet 70
erik 1 adet 8
üzüm 100 gr 57

Vitaminler Hakkında Bilgiler

Vitaminler, vücudun metabolik gereksinimleri için vazgeçilmez olan ve vücutta yeterince ya da hiç elde edilemediği için dışarıdan alınması gereken küçük organik moleküllerdir. Klasik olarak vitaminler, yağda ve suda eriyenler biçiminde iki gruba ayrılır. Yağda eriyen vitaminler yağlarda, pişmemiş sebzelerde, tahıllarda, tereyağında, balık karaciğeri ve balık yağında, kaymak ve süt gibi yağlı besinlerde bulunur.
Genelde safra gibi emülsiyon yapıcı maddelerin varlığında bağırsaktan emilerek kan dolaşımına geçer ve proteinlere bağlanarak karaciğerde birikirler.
Yağda eriyen vitaminler A, D, E ve K vitaminleridir.
Suda eriyen vitaminler B grubu vitaminler ile C vitaminidir.Bunlar bağırsaktan emildikten sonra böbrek yoluyla atılır.Vitamin yoksunluğuna bağlı olarak gelişen hastalıklara avitaminozlar denir.Günümüzde B grubu vitaminlere ve folik asit eksikliğine bağlı olarak gelişen hastalıklar daha çok geri kalmış bölgelerde görülür ve genel beslenme bozukluğunun bir yönünü oluşturur.
Bütün vitaminlerin molekül yapısı ayrıntılı olarak belirlenmiş olduğundan, bunların belirli ya da bütün vitaminleri içeren haplar biçiminde üretimi olanaklı hale gelmiştir.

A vitamini (retinol veya akseroftol)

Yalnızca hayvanlarda bulunan ve yağda eriyen doymamış bir alkoldür.Sütte, yumurta sarısında, ton ve morina balıklarının karaciğer yağında (balıkyağı) bulunur.Havuç ve havuç benzeri sarı-turuncu renkli sebzelerde A vitamininin ön maddeleri vardır.
A vitamini eksikliğinde gözde ve deride keratoz, kseroftalmi (göz akı ve korneanın parlaklığını kaybederek kuruması), foliker hiperkeratoz ( deri hastalığı) ve gece körlüğü görülür.

D vitamini

Daha etkili olduğundan tedavide daha çok kullanılan D2 vitamini (ergokalsiferol) ve D3 vitamini (kolekalsiferol) olmak üzere iki tipi vardır.Molekül yapısı steroidlerle aynıdır.D2’ nin kaynağı deridir; derideki 7- dehidrokolestrol, mor ötesi ışınların etkisiyle vitamin D2’ ye dönüşür. D3 vitamininin kaynağı besinlerdir; daha çok et, süt ve yumurta sarısında bulunur.
Normal olarak güneş ışığı alan insan vücudunda D vitamini yeterince üretilir. Ama yenidoğanlarda, büyüme çağındaki çocuklarda, gebelik ve süt emzirme dönemlerindeki kadınlarda besinlerle dışardan daha fazla miktarda alınması gerekir.
D vitamini eksikliğinde çocuklarda raşitizm, yetişkinlerde osteomalazi (kemik yumuşaması) gelişir.

E vitamini (alfa-tokoferol)

Başta tahıl olmak üzere ıspanak, kabak, lahana, marul gibi yeşil sebzelerde bol miktarda bulunur. İnsanda karaciğerin yanı sıra yağlı dokularda, böbrekte, kalpte, kaslarda ve böbreküstü bezi kabuğunda depolanır. Fazla olan bölümü idrar ve dışkıyla atılır. Antioksidan özellik gösterir.
E vitamini eksikliği son derece ender görülür ve kansızlık biçiminde ortaya çıkar.

K vitamini

Sebzelerin yeşil bölümünde, ıspanakta, kabakta, marulda, yeşil domateste, çam ignesinde, yeşil biberde bol bulunur. K vitamini insan bağırsağındaki bir grup bakteri tarafındanda üretilir. K vitamininin tamamına yakını kullanılır, yanlızca küçük bir bölümü karaciğerde depolanır.
K vitamini eksikliği son derece nadirdir ve kafada, sindirim sisteminde, idrar yollarında, akciğerlerde ve deride kanamalara yol açar. K vitamini yanlızca kanamalı hastalarda eksikliğini gidermek için kullanılır.

B vitamini

Suda eriyebilen, molekül yapılarında bir azot atomu bulunan, bazı enzim sistemlerinin etkinliğini arttırıcı koenzimler olarak işlev gören 15’ e yakın değişik maddeden oluşan bir vitamin gurubudur.

B1 vitamini (tiyamin)
Buğday başağı, kepek, bira mayası, sebzeler gibi bir çok besinde bol miktarda bulunur. Memelilerin karaciğer, böbrek, kalp, beyin ve bağırsaklarında az miktarda bulunur. Sebzelerin pişirilmesi, sütün kaynatılması ve sterilize edilmesi (mikroptan arındırılması) çok miktarda tiyamin kaybına yol açar. Tiyamin ince bağırsaklardan etkin taşınma mekanizmasıyla emilir. Vücutta depolanmaz ve kullanılmayan bölümü yemekten üç saat sonra böbrekler yoluyla tamamen dışarı atılır.
B1 vitamini yetersizliğine bağlı olarak gelişen hastalık tablosunda depresyon, huzursuzluk, bellek zayıflığı ve dikkat azalması, hipotoni (kas gevşekliği) ve anoreksi (iştahsızlık) yer alır.

B2 vitamini (riboflavin)
Hayvansal besinlerde, bira mayası, buğday başağı, yeşil sebzeler, havuç, enginar, fındık, yerfıstığı ve mercimek gibi bitkisel besinlerde bol miktarda bulunur.
B2 vitamini eksikliğinde protein oluşması azalır ve deride yaralar, sinirsel bozukluklar ve göz bozuklukları biçiminde ortaya çıkar.

B3 vitamini (nikotinamid veya PP vitamini)
Hayvansal besinlerin yanısıra kabuklu buğday, limon, kabak, soya, domates, patates, bira mayası, hurma, incir, portakal gibi bitkisel besinlerde bol miktarda bulunur.
B3 vitamini eksikliğinde deriyi, sinir sistemini ve sindirim sistemini tutan pellegra adlı hastalık ortaya çıkar.

B5 vitamini (pantotenik asit)
Doğada çök yaygındır.Yumurta, karaciğer, kalp, süt, bal, bira mayası, kabak, tahıllar, sebzeler, havuç, portakal, mantar ve taze meyvelerde bolca bulunur.
B5 vitamini eksikliği çok enderdir. Bu durumda hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü), anemi (kansızlık), lökopeni (kanda alyuvarların az olması), dermatit (deri iltihabı), mide-bağırsak rahatsızlıkları, kas krampları, hareketlerde uyumsuzluk, asteni, uyku bozuklukları ve iştahsızlık ortaya çıkar.

B6 vitamini (piridoksin)
Hayvansal ve bitkisel besinlerde düşük dozda bulunur.
B6 vitamini eksikliği son derece enderdir.Bu durumda deri, sindirim sistemi rahatsızlıkları ortaya çıkar.

B8 vitamini (biyotin ya da H vitamini)
Karaciğerde, yumurta sarısında, bira mayasında, pirinç kabuğunda ve yeşilliklerde bulunur.
Eksikliği yanlızca uzun süre çiğ yumurta beyazı tüketiminde ya da bağırsak florasını ortadan kaldıran sülfamitlerin ve antibiyotiklerin çok fazla alınmasından sonra görülür.Bu durumda dermatit (deri iltihabı), iştahsızlık, zayıflama, depresyon ve kas ağrıları ortaya çıkar.

B9 vitamini (folik asit)
Bitkilerin yeşil bölümlerinde, kabakta, lahanada, ıspanakta, yeşil sebzelerde, patateste, havuçta, bira mayasında, sütte, yumurtada, peynirde ve karaciğerde bol miktarda bulunur.
Gelişmiş ülkelerde eksiklik sendromuna hiç rastlanmaz.Bu tablo yanlızca emilim bozukluklarına bağlı olarak ortaya çıkabilir. Folik asit eksikliğinde megaloblastik anemi denen bir kansızlık biçimi gelişir. Emilim bozukluğunda ise kansızlığa, glossit (diz iltihabı), stomatit (ağıziçi iltihabı) ve ishal eşlik eder.

B12 vitamini (kobalamin)
Karaciğerde, sütte, yumurta akında, peynirde, balıkta, ette ve karideste bol miktarda,bitkilerde ise son derece az miktarda bulunur.
B12 vitamini eksiklği, folik asit eksikliğinde olduğu gibi, alyuvar yapısında biçim bozukluğuna yol açarak persinyöz ya da megaloblastik anemi denen kansızlığa neden olur.Ayrıca sindirim sistemi düzeyinde ve epitel dokunun beslenmesinde bazı etkileri görülür. Kansızlığın yanı sıra hafif sarılık, iştahsızlık, ishal, parestezi (karıncalanma) ve uyuşma gibi duyumsama bozuklukları, ataksi, işitme siniri iltihabı ve zihinsel bozukluklar ortaya çıkabilir.

C vitamini (askorbik asit)

İnsanlar tümünü dışardan almak zorundadır.Turunçgillerde bol miktarda, ayrıca taze sebzelerde, maydonozda, kabakta, soğanda ve domatesde bulunur.
C vitamini eksikliğinde skorbüt denen ve kıl diplerinde kanamalı döküntüler, dişeti kanamalarıyla belirlenen hastalık ortaya çıkar.

P vitamini

Doğada bol bulunur.Bir çok P vitamini faktörü kanamalı skorbüt tedavisinde C vitaminiyle sinerjik (arttırıcı) etki gösterir.Ayrıca hepsi direncin artmasında ve kılcal damar geçirgenliğinin azalmasında önemli rol oynar.

Bebeklerde Beslenme Bozuklukları

ENFEKSİYONLARA BAĞLI BÜYÜME BOZUKLUĞU

Gelişim bozukluğu görülen bebeklerin önemli bir bölümünde sorun mide- bağırsak sistemi ile kulak ve üst solunum yolu enfeksiyonlarından kaynaklanır.
En sık görülen gelişim bozukluğunda akut ishal geçiren bebeklerde ishalden sonra doğru beslenmeye geçilememesinden dolayı süte tahammülsüzlük gelişir. İshal bir türlü kesilmez ve çocuğun gelişimi düzensizdir.
Enfeksiyon iştahın azalmasına ve yetersiz kalori alımına , ayrıca ateşin yükselmesine yol açar ve vücudun enerji tüketimini artırır.Böylece büyüme duraklar.

UYGUN OLMAYAN KOŞULLAR

Toplumsal ve ekonomik koşullar yaşamı önemli ölçüde ekiler.Sağlık koşullarının yeterli olmaması , sevgi yoksunluğu gibi sebeplerde bebeğin gelişimini olumsuz etkiler.

METABOLİZMA BOZUKLUKLARI

Metabolizma , canlılarda hücre düzeyinde ortaya çıkan ve canlının gelişip sağlıklı kalabilmesi için gerekli olan kimyasal reaksiyonların tümüdür. Bu reaksiyon zincirinin bir halkasının eksik olması , canlının belirli bir protein ya da şekeri kullanamamasına yol açar , bu durumda gelişmeyi engeller.

BESİNLERE KARŞI TAHAMMÜLSÜZLÜK

Besinlere karşı tahammülsüzlük çok çeşitli sebeplere dayanır. Bu durum çeşitli besinlerin sindirilmesi için gereken enzimlerin doğuştan eksik olmasına bağlı olarak gelişir ve bu besinlerin emilimindeki bozukluklarla sonlanan ishallere yol açar. Besinlerin bağırsaktan emilimini engelleyen hastalıklar bebeğin normal kilo almasını ve uzamasını engeller.Bu hastalıklar arasında glütene tahammülsüzlük yani çölyak,süt proteinlerine karşı tahammülsüzlük ,ve yağ emiliminin bozulduğu kistik fibröz sayılabilir.

Yetersiz Beslenme

Bu gelişim kusuru genellikle bebeğin vücut ağırlığı ile ilgilidir. Bebek emzirildiği halde sütünün yetersizliğinin farkına varmayan , mamayla beslenen ve seyreltik , değeri düşük mamalarla besleyen annelerin bebeklerinde görülür.Bebek ağlar. Huzursuzdur.Gelişigüzel aralarla beslenir.Aldığı besin az olmadığı halde verilen mamayı ağzına aldığında hemen atar.Bu yüzden yetersiz beslenir.BU durum bebeğin beslenme sırasında düzgün tutulması ve kısa aralarla az miktarda besin verilerek önlenebilir.

Dengesiz Beslenme

Bebeğe protein değeri yüksek olmayan , bebeğin enerji ihtiyacını karşılamayan unlu mamalar verilirse miktar yeterlide olsa beslenme bozukluğu gelişir.Bebek oldukça şişman olmasına karşın enfeksiyonlara karşı dirençsizdir.Karaciğer işlev bozuklukları olabilir.Böyle beslenmeye devam edilirse durum daha kötüleşir

Çocuklarda İştahsızlık

Hazırlayan: Psikolog Yüksel Demirer

İştah, bir yemeğin zevkle, neşeyle ve arzu edilerek yenmesidir. Lokmayı uzun süre ağzında çeviren, çiğnemek için zaman kazanmaya çalışan, tabağındaki yemeği bir türlü bitiremeyen bir çocuk karşısında önce aklımıza fiziksel bir rahatsızlığın var olup olmadığı gelmelidir. Örneğin; yüksek ateş, kulak ağrısı, boğaz ağrısı, nefes almayı güçleştiren nezle-grip gibi üst solunum yolları enfeksiyonları gibi bir rahatsızlık çocuğun sofrada nazlanmasına neden olur. Böyle durumlarda doktor kontrolünden geçirilen çocuğa, önerilen biçimde yiyecek verirken çocuğun isteklerini de dikkate almak en uygun yoldur. Hastalık sırasında çocuğu yemek yemeye zorlamanın hiçbir yararı yoktur. İştahla ilgili olarak ebeveynlerin bilmeleri gereken en önemli şey çocukların bireysel farklılıklar gösterdikleridir. Bu nedenle de başka çocuklara bakarak, onların yemek yeme davranışı ile kendi çocuğunuzun yemek yemesini kıyaslamak, çocuğunuzun daha az yediğini düşünmenize neden olabilir.

Neler Yapılabilir?

Bazı çocukların iştahlı bazı çocukların iştahsız olmaları pek çok nedene bağlı olabilir. Çocuğu iştahlı ya da iştahsız yapan faktörlerin başında onların iç dünyalarında yaşadıkları büyük önem taşır. Çocuğun bilinçaltına yerleşmiş bir endişe, üzüntü, nefret veya kıskançlık gibi bir duygu onun iştahını kesebilir. Bu nedenle iştahsız bir çocuk için öncelikle organik bir rahatsızlığının olup olmadığı araştırılırken diğer yandan ruhsal çatışmalarının olup olmadığı, duygusal bir sorunun bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır. Bu arada çocukların iyi gıda alamadıkları için problemli olabileceklerinin yanısıra problemli oldukları için de iştahsız olabilecekleri düşünülmelidir.

İştahsız çocuk karşısında neler yapılabilir?

· Herşeyden önce çocuğa sofrada yemek yemesi için zor kullanılmamalıdır. Her çocuğun kendine özgü yemek yeme kapasitesi olduğundan çocuk daha fazlasını yiyemez. Çocuğun yemesi konusunda ısrarcı olunduğunda çocuk kendisine fazla gelen gıdayı çıkartılabilir.

· Her çocuğun büyüme oranıyla ilgili olarak yemek yeme miktarı vardır. Örneğin, yıllar ilerledikçe başlangıçta alınan yiyecek miktarı azalabilir. Erinlik ve ergenlik döneminde ise iştah yeniden artabilir.

· Yemek zamanından önce çocuğa verilen şekerlemeler, çikolatalar, cips vb abur cubur gıdalar da iştahı engelleyebilir. Ancak, çocuk acıktığında yemek zamanını beklemeden ona yemeğini vermek gerekir. Acıkan çocuğa ısrarla yemek zamanını bekletmek onun iştahının kaçmasına neden olabilir. Henüz yemeği hazır olmamış çocuğa, alması gereken gıdalardan bir miktar verilerek iştahının kaçmamasına yardımcı olunabilir.

· Sofrada çocuğu olabildiğince kendi haline bırakmak ve kendisinin yemek yemesine olanak tanımak, evi kirletmemesi ve çeşitli kurallara uyması yönünde onu zorlamamak çocuğun yemek davranışına karşı daha olumlu tutum geliştirmesini kolaylaştırabilir. Bazen iştahsızlığın altında, çocuğun yemek yeme karşısında yaşadığı zorlamalar ve baskılar geliyor olabilir ve bu müdahaleler nedeniyle çocuk yeme isteğinden uzaklaşmış olabilir.

· Çocuğun sofrada oyalanması ve yemeğini ağır yemesi karşısında tepki göstermemek en iyisidir. Bu arada çocukla konuşmak, hikayeler anlatmak, şakalar yapmak da onun yemek yemesini zevkli hale getirebilir.

· Küçük çocukların istediği gıdaları ve onların gereksinimleri olan gıdaları bilerek tertiplenen yemek listeleri onları sağlıklı tutacaktır. Çocuğa değişik alternatifler sunmanın yanında alınması gereken gıdaları süsleyerek göze daha hoş hale getirmek, çeşitlendirmek onların istemedikleri gıdalara karşı da olumlu davranmalarına yardımcı olabilir. Amaç çocuğun çok yemek yemesi değil arzu edilen ve onun için gerekli olan gıdaların alınmasıdır.

· Aile bireylerinin birbirleriyle olan ilişkilerinin de çocuğun iştahı üzerinde önemli etkisi vardır. Evde yaşanan gergin bir hava, tartışma ortamı çocukların iştahlarının kesilmesi için yeterli bir neden oluşturabilir. Yine bu bağlamda çocukların, çok sevdiği büyüklerinin üzüntülerinden de etkilendikleri ve iştahlarının kesildiği unutulmamalıdır. Bu nedenle yaşanan sıkıntı ve üzüntüleri çocuğa hissettirmemeye çalışmak önemlidir.

· Bazen çocukluk kıskançlıkları da iştahı olumsuz olarak etkileyebilir. İştahsızlık sorununda bu durumun var olup olmadığı da dikkate alınmalıdır. Bazı çocuklar sürekli olarak dikkati üzerlerine çekmek istediklerinden iştahsızlık onlar için bir kazanç halini alabilir. Diğer yandan küçük bir kardeşin varlığı ve annenin onun beslenmesi ile ilgilenmesi de çocuğun yemek yemeye karşı tavır almasına ve yemeğinin anne tarafından verilmesini istemesine yol açabilir.

· Anneleri ya da babaları tarafından dövülen ve sık azarlanıp eleştirilen çocuklarda da iştahsızlık görülebilir. Çocuk yemek yemeyerek büyüklerini cezalandırmak itiyor olabilir. Yemek yemediğinde anne ya da babasını üzüldüğünü gören çocuk bundan zevk alabilir ve kızdığında ebeveynlerini üzmek için bu yola başvurabilir.
· Yemek sırasında olumsuz, üzücü ve rahatsız edici olaylardan söz etmek, onların yaramazlıklarını ve hoşlanmadığınız yanlarını dile getirmek, eleştirmek, ayıplamak ya da suçlamak çocukların lokmalarını boğazlarına dizebilir. Yemek sırasında rahatsız edici durum ve konuşmalardan kaçınmak gerekmektedir.

· Çocuğun tabağına yiyebileceği kadar yemek koymak, bazen de azar azar yemek koyarak tabaktaki yemeğin her bitişinde çocuğu takdir etmek onun yemek yeme davranışının pekişmesine yardımcı olabilir.

· Çocukların iştahlı olmalarını sağlamada bir yol da onların açık havada zaman geçirmelerini sağlamaktır. Temiz hava ve dışarıda yapılan gezinti ya da oyun çocukların iştahını artırılmasına yardımcı olabilir.

· Çocuğun süt içiyor olması ve süt ile doymuş olması nedeniyle yemek yemeye fazla istekli olmadığı durumlar iştahsızlıkla karıştırılmamalıdır. Bu durumda verilen süt miktarını biraz azaltmak sorunun çözümüne yardımcı olabilir.

· Yemeklerin lezzetli ve iyi pişirilmiş olmalarına özen göstermenin yanında soğuk ve aşrı sıcak olmamalarına da dikkat etmek gerekir.

· Yemek sırasında yemek yeme usul ve kurallarına ilişkin uzun konuşmalar yapmamak,ikazları müşfik ve sempatik bir biçimde yapmak çocuğun yemek yemeye karşı daha olumlu davranmasını sağlayabilir.

YAŞA GÖRE SIVI GEREKSİNİMİ

YAŞA GÖRE SIVI GEREKSİNİMİ

YAŞGEREKSİNİM ( ml/kg/gün)
İlk altı ay130 - 150
İkinci altı ay120 - 140
2 yaş110 - 120
4-6 yaş100
7-10 yaş70
yetişkin70-50

Bazı durumlarda sıvı gereksinimi artar.

  • Sıcak aylar ve sıcak ortamlar
  • Terleme, solunum yoluyla su kaybı
  • Ateş , kusma , ishal ve yanıklar
  • ÖRNEK BESLENME TABLOSU

    ÖRNEK BESLENME TABLOSU

    AYLIK
    Her 3-4 satte bir anne sütü. Anne sütü azaldıysa 1-2 öğün formül mama.
    4-5 AYLIK
    4-5 öğün anne sütü + 1 öğün yoğurt + 1 öğün 150-200 gram kadar sebze püresi + 1 öğün meyve püresi.
    6-9 AYLIK
    Sabah 8.00 de
    Anne sütü ( ya da 1 bardak devam formulü veya inek sütü) + 1-2 bisküvi + 1 yumurta sarısı veya 1 kibrit kutusu kadar beyaz peynir.
    Saat 10.00 da
    Meyve püresi + 1 bisküvi
    Saat 13.00 te
    Etli sebze çorbası yada püresi (evdeki dolma ve benzeri sebze yemekleri)
    Saat 16.00 da
    Anne sütü (ya da 150 ml devam formulü veya inek sütü) ya da yoğurt (şekerli veya sade)
    Saat 20.00 de
    150 ml süt(devam formulü ya da inek sütü)veya muhallebi ya da anne sütü (4 öğün alan bebeklerde saat 13.00' deki sebze çorbasından sonra meyve püresi verilir). Gerekiyorsa gece anne sütü verilebilir.
    10-11 AYLIK
    Saat 8.00 de
    Anne sütü(veya devam formulü ya da 1 su bardağı inek sütü) + bal veya pekmez + 1 tam yumurta (gün aşırı yerine beyaz peynir) + ince bir dilim ekmek + 1 çay kaşığı tereyağ
    Saat 12.00 de
    Sebze püresi + püreye karıştırılmış 2 tatlı kaşığı haşlanmış karaciğer rendesi, tavuk veya köfte. Sebze püresi yerine normal ev yemekleri ezilerek verilebilir. Sabah ekmek almadıysa bu öğünde verilir.
    Saat 16.00 da
    150-200 gram muhallebi veya yoğurt ile birlikte meyve püresi.
    Saat 20.00 de
    Muhallebi veya yoğurt (1-2 kaşık hamur işi, Örneğin; makarna ile karıştırılabilir) + 2-3 çorba kaşığı sebze püresi. Yoğurt yemeyen bebeğe süt verilebilir.
    12 AYLIK
    Sabah
    150 ml süt + 30 gram beyaz peynir yada yumurta + 1-2 bisküvi veya ince bir dilim ekmek + 1 tatlı kaşığı reçel, bal ya da pekmez
    Öğle
    Evdeki etli sebze yemeği veya sebze püresi, yoksa bir köfte + makarna veya meyve püresi
    İkindi
    150 ml devam formülü ya da inek sütü veya yoğurt ya da sütlaç + 2 bisküvi
    Akşam
    2-3 çorba kaşığı sebze püresi + ezilmiş makarna veya pilav + yoğurt (ya da aile fertleri için hazırlanan diğer çorba ve sebze yemekleri)

    ADIM ADIM SÜTTEN KESME

    ADIM ADIM SÜTTEN KESME

    AŞAMA/YAŞ NE YAPMALI?İÇECEKLERÖĞÜNLER / BESLENME
    BİÇİMİ
    1-2.haftada (5 aylık)Öğle öğünlerinde tatması için sütünün yada mamasının yarısını verdikten sonra, bir çay kaşığı pirinç unu maması, sebze yada meyve püresi yedirin. Alışması için aynı tür püreyi üç gün üst üste verin.Biberonla besliyorsanız ara sıra bebeğinize kaynatılıp ılıtılmış su verin.Sabah erken: biberon/meme
    Kahvaltıda: biberon/meme
    Öğle: biberon/meme, katı besin
    İkindi :biberon/meme
    Gece : biberon/meme
    3-4. haftada (5.5 aylık)Katı besini kahvaltı sırasında, beslenmenin ortasında tattırın. Pirinç unu maması verebilirsiniz. Öğle öğününde de katı besin miktarını 3-4 kaşığa çıkarın.Kaynatılıp ılıtılmış su yada sulandırılmış meyve suyu verebilirsiniz. İstemezse üstelemeyin.Sabah erken: biberon/meme
    Kahvaltıda : biberon/meme (2 kez
    Katı besin (az,arada))
    Öğle :biberon/meme
    Katı besin (arttırın)
    İkindi :biberon/meme
    Gece: biberon/meme
    5-6. haftada (6 aylık)İkindi öğününde de katı besine başlayın. Bunuda diğerleri gibi öğün ortasında yapın, yani önce biraz meme verin, arada biraz katı besin, sonra yine meme yada biberon. Başladıktan birkaç gün sonra öğle öğününde sebze püresinin ardından meyve püreside verin.(her birinden 2-3 çay kaşığı)Henüz erkende olsa fincan yada bardak ile
    tanıştırabilirsiniz. Şimdilik bu onun için yalnızca bir oyuncaktır.
    Sabah erken:(artık kaldırın).
    Kahvaltıda: biberon/meme (2 kez)
    Katı besin(arada)
    Öğlen: biberon/meme
    Katı besin(2 çeşit)
    İkindi: biberon/meme
    Katı besin
    Gece: biberon/meme
    7-8. haftada (6.5 aylık)Öğle öğününde önce katı besin ile en son biberon yada meme ile besleyin. Bu aşamada ikindi de iki çeşit katı besin alabilir. İkindi de de katı besini ilk verin ve artık 5-6 tatlı kaşığı katı besini yiyebilir.Artık bebeğinize fincandan içmeyi öğretebilirsiniz. Ancak o içerken yalnız bırakmayın.Kahvaltı:Biberon/meme (2 kez) Katı besin (arada)
    Öğle:katı besin
    Biberon/meme
    İkindi:biberon/meme
    katı besin
    Gece:biberon/meme
    9-10. haftada (7 aylık)Öğle öğünlerinde katı besinden sonra fincandan süt içirmeyi deneyin. Meme ve biberon olmadan geçen birkaç günden sonra ikindi öğününede katı besin ile başlayın.Her öğünde fincanla mama, aralarda ise su ve sulandırılmış meyve suyu verin.Kahvaltı:biberon/meme
    Katı besin
    Öğle:katı besin (2 çeşit)
    Fincanda mama/süt
    İkindi:katı besin (2 çeşit) Biberon/meme
    Gece: biberon/meme
    11-12. haftada (7.5 aylık)Artık ikindide de biberon ile yada memeden vereceğiniz mama veya sütü fincandan içirmeye çalışın. Bu aşamada kahvaltıdaki katı besin ardından ikinci kere süt almak istemeyebilir.Yukarıdaki gibiKahvaltı: biberon/meme (1 kez)
    Katı besin
    Öğle:katı besin(2 çeşit) Fincanla mama/süt
    İkindi:katı besin(2 çeşit) Fincanla mama/süt
    Gece:biberon/meme
    13. haftadan
    sonra (8 aylık ve sonrası)
    Kahvaltıda da biberon/meme yerine fincanda içeceği bir şeyler
    verin. Artık bebeğiniz üç öğündede katı besin almakta, ayrıca hazır mama içmektedir. Dokuz aylık olduğunda inek sütüde verebilirsiniz.
    Yukarıdaki gibiKahvaltı:katı besin
    Fincanla mama/süt
    Öğle:katı besin(2 çeşit) Fincanla mama/süt
    İkindi:katı besin(2 çeşit) Fincanla mama/süt
    Gece:biberon/meme

    İshalli Çocuğun Beslenmesi

    Çocuğunuz Altı Aydan Küçük ve Henüz Ek Gıda Almıyorsa
    Emzirmeyi sıklaştırın.
    Her kaka yapışta çaydanlığın altındaki kaynamış ve soğumuş sudan olabildiği kadar çok içirin.
    Çocuğunuz Ek Gıda Alıyorsa

    Çocuğunuzu yemeye teşvik edin ve ona, günde en az 6 kez yiyecek sunun.
    Kısa aralıklarla enerji ve proteinden zengin, yumuşak, taze hazırlanmış, püre şeklindeki yiyeceklerden (beyaz peynir, haşlanmış yumurta, patates, yoğurt, yoğurt ile yapılmış az yağlı pirinç çorbası, tarhana çorbası, pirinç lapası, haşlanmış et, ızgara köfte, az yağlı pirinç pilavı, makarna gibi) verin.
    Potasyumdan zengin besin olarak muz püresi veya taze sıkılmış meyve suları içirin.
    Şekerli ve yağlı yiyecekler ishali artırır. Çocuklara böyle gıdalar (çikolata, bisküvi, gofret, kuruyemiş, pastalar, meşrubatlar, yağ, bol, reçel, pekmez) vermeyin.
    Hazır meyve suları ve kolalı içeceklerin ishalli çocuğunuza hiçbir yararı yoktur.
    Çocuğunuzu İshalden Korumak İçin
    Ona ilk altı ay sadece anne sütü verin.
    Dokuz aylık olunca kızamık aşısını yaptırın.
    Çocuğunuza yiyecek hazırlamadan ve beslemeden önce, çocuğunuzun altını değiştirdikten sonra, kendiniz tuvaletten çıktıktan sonra mutlaka ellerinizi yıkayın. Ellerinizi yıkarken sabunu elinizde dört defa çevirmeniz yeterli olacaktır.
    İshal olma riskini azaltmak için çocuğunuzu beslerken biberon kullanmayın. Bebeğinizin yiyeceklerini kolay temizlenen cam veya porselen kaplarda hazırlayın ve kaşık ile yedirin.
    Temizliğinden emin olmadığınız yiyecek ve içecekleri asla kullanmayın.
    Çiğ sebze ve meyveleri temiz su ile yıkamadan yedirmeyin.
    Yiyecekleri ağzı kapalı olarak buzdolabında saklayın.
    Pişirilmiş yiyeceklerinizi oda sıcaklığında iki saatten fazla bırakmayın ve bunları çocuğunuza yedirmeyin.
    Temizliğinden emin olmadığınız suları kaynatıp soğutarak çocuğunuza içirin.
    İçme ve kullanma sularınızı temiz kaynaktan temin edip, temiz kaplarda ağzı kapalı olarak saklayın.

    İshalli Çocuğun Anne ve Babasına Öneriler
    İshal su kaybı nedeniyle öldürücü olabilen bir hastalıktır. İshali olan çocuğunuzda su kaybını önlemek için su ve sulu gıdaları (kaynatılmış çorbalar) her zamankinden daha fazla verin.
    Her kakadan sonra, iki yaşından küçük çocuklara bir çay bardağı, iki yaşından büyüklere ise bir su bardağı, yukarıda sayılan içeceklerden mutlaka içirin.
    İshali olan çocuğu aç bırakmayın, beslenmesine devam edin. İshalli çocuğu sık sık ve az az besleyin. Emiyorsa anne sütünü kesmeyin. Daha sık emzirin. Çocuğunuza, ishali geçtikten sonra, iki hafta süre ile ek bir öğün verin.
    Çocuğunuzu, ağız ve dilin kuruması, bıngıldak ve gözlerin çökmesi, göz yaşının olmaması, karın derisinin çekilip bırakıldığında yavaş geri dönmesi gibi su kaybı belirtileri yönünden yakından izleyin.
    İshalli çocuğunuza, doktor önerisi dışında antibiyotik vermeyin. İshal kesici ilaçların çocukluk çağı ishal tedavisinde asla yeri yoktur.

    Aşağıdaki durumlarda çocuğunuzu hemen bir sağlık kuruluşuna götürün;

    Belirgin susaması veya su kaybı belirtileri varsa çocuğunuzun ishali üç gün içinde düzelmiyorsa çok sık veya fazla miktarda kaka yapıyorsa, tekrarlayan kusmaları oluyorsa, yeme içmesi bozulduysa, kakasında kan varsa, ateşi yüksek ise.

    DOĞRU EMZİRME TEKNİKLERİ

    Memenizi baş parmak tepede ve dört parmak aşağıda J şeklinde tutarak destekleyin.Parmaklarınız areolanın gerisinde olmalıdır.İlk günlerde yada göğüsler çok büyük ise tüm emzirme boyunca desteklemek gerekebilir.

    Meme ucunuza bir damla süt çıkarın ve meme ucunu kullanarak bebeğin dudaklarına, ağız kenarına dokunun böylece bebeğinizin ağzını genişçe açmasını sağlayın.
    Bebeğinizi tüm vücudu size dönük olarak tutun.Bebeğiniz meme başı ile birlikte olabildiğince areolayı ağzının içine alacaktır.Bebek sadece meme ucunu almamalıdır.
    Bebeğin dilinin alttan meme ucunu kavradığını ve dudaklarının dışarıya doğru kavradığını kontrol edin. Eğer alt çenenin yeterli açılmadığını farkederseniz çeneye hafifçe bastırın ve açılmasını, alt dudağın da dışarıya dönmesini sağlayın.Bebeğin çenesi memeye değecektir.
    Bebeğinizin ileri geri çene hareketlerini gözleyin ve arada yutma seslerini takip edin.Bebeğin burnu ve çenesi memeye değebilir.Emzirmek canınızı acıtmamalıdır. Eğer acı duyarsanız bebek büyük ihtimalle yanlış kavramıştır bebeği nazikçe memeden ayırın ve tekrar deneyin. Bebeğinizi memeden ayırırken küçük parmağınızı yavaşça ağzının kenarından içine sokun bebeğiniz parmağınızı emerken memeden ayırın.

    Emzirirken Bebeğimi Nasıl Tutmalıyım?
    Bebeğinizi emzirmek için değişik şekillerde kucaklayabilirsiniz. Burada dikkat edeceğiniz durum bebeğin ağzı memeye yakın olmalı bebek memeye uzanmak için fazla çaba harcamamalı ve bütün vücudu aynı düzlemde ve size dönük olmalıdır. Bunlara dikkat ederseniz bebeğinizin memeyi tam ve doğru kavraması çok kolaylaşacaktır.Kolunuzu, dirseğinizi destek yapabilir ve kendinizin yada bebeğinizin yanlarına yastık yada minder koyabilirsiniz.

    1. Kucaklama : Pek çok anne için rahattır ve en sık uygulanır. Kucakladığınız kol tarafındaki memeyi emer

    2. Ters kucaklama : Prematüre yada kavramada güçlük çeken bebekler için uygundur. Emzirdiğiniz memenin tersi kolunuzla bebeği kavrayın diğer elinizle başa yada memeye destek olun

    3. Koltuk Altı : İkizlerde, büyük göğüslü annelerde, düz-çökük meme başı yada kavrama güçlüğünde uygundur. Emzireceğiniz göğsün olduğu koltuk altına doğru bebeğinizi uzatın

    4. Yatarak: Sezaryen doğum, problemli vajinal doğum sonrası yorgun anneye dinlenme ve emzirme sağlar.Bebeğin yüzü ve bedeni size dönük olmalıdır.

    BİBERON MAMALARININ ÖZELLİKLERİ VE KULLANIMI

    Kullanılan Biberon Mamasında Olması Gereken Özellikler
    Anne sütünde olduğu gibi bebeğin henüz yeterince olgunlaşmamış böbreklerine fazla yük bindirmemek için uygun protein düzeyinde olmalı ve gerekli olan tüm amino
    asitleri içermelidir.

    Anne sütündeki gibi sindirimi kolay bir yağ karışımı içermelidir

    Anne sütünün karbonhidrat kaynağı sadece laktozdur. Kullanacağınız biberon mamasında da karbonhidrat kaynağı bebeğin sindirim sistemine uygun olmalıdır.

    Biberon mamasındaki mineral miktarları anne sütündeki gibi olmalıdır.

    Bebek için gerekli Kalsiyum, Demir, C Vitamini ve D Vitamini başta olmak üzere, gerekli tüm vitamin ve mineralleri içermelidir.

    Bebeğin sinir sistemi, retina tabakası, beyin hücreleri için önem taşıyan esansiyel yağ asitlerini yeterli miktarlarda ve doğru oranlarda içermelidir.

    Anne sütünde bulunan prebiyotik özellikli liflerden içermelidir. Prebiyotik özellikli lifler bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirir ve içten gelen doğal bir koruma sağlar.
    Ayrıca sindirim sistemini düzenler. Prebiyotik lifler içeren mamalarla beslenen bebeklerin dışkıları tıpkı anne sütü ile beslenen bebeklerinki gibi yumuşak olur.

    Biberon Mamalarının Hazırlanması ;
    Biberon mamalarının hazırlanmasında temizliğe ve hijyene çok önem vermelisiniz.

    Mama hazırlama sırasında kullandığınız tüm araçları ve kapları önceden sterilize edin. Biberonun kapağını ve emziğini kullanmadan önce mutlaka 10 dakika süre ile
    kaynatmalısınız.

    Mama hazırlarken kullandığınız su en az 10 dakika kaynatılmış olmalıdır.

    Doktorunuzun farklı bir önerisi yoksa kutu üzerinde kullanım talimatlarına ve dozlara uyulmalıdır.

    Biberon emziğinin delik çapı bebeğin beslenmesini engellemeyecek şekilde olmalıdır. Deliğin dar olması bebeğin çabuk yorulmasına geniş olması ise mamanın bebeğin
    genzine (solunum yoluna) kaçmasına neden olur.

    Mamayı bebeğe vermeden önce mamanın sıcaklığını bileğinize damlatarak veya yanağınıza dokundurarak kontrol etmelisiniz.

    Mamayı her zaman taze hazırlayın. Kesinlikle artık mamayı kullanmayın.

    Bebeğinizin ağzında biberon varken uyumamasına dikkat edin. Bu aynı zamanda diş çürümelerine ve kulak enfeksiyonlarına sebep olabilir.

    Bazı anneler bebekler daha fazla kilo alsın diye mamaları daha konsantre hazırlarlar. Bu bebeğin fazla su kaybetmesine neden olur. Bazı durumlarda ise anneler mamayı
    fazla sulandırarak verirler. Bu da bebeğin büyümesini ve gelişimini olumsuz yönde etkiler. Mamalar mutlaka kutu üzerindeki dozajlara göre hazırlanmalıdır.

    Mamalar kesinlikle mikrodalga fırında ısıtılmamalıdır.

    PREMATÜR BEBEKLERİN BESLENMESİ

    38. gebelik haftasından (37 hafta + 6 gün) erken dünyaya gelen bebeklere prematüre bebek denir. Gebelik süresini (38 - 40 hafta ) tamamlamış olduğu halde doğum ağırlığı 2500 gr altında doğan bebeklere düşük doğum ağırlıklı bebek, doğum ağırlığı 1500 gr altındaki bebeklere de çok düşük doğum ağırlıklı bebek denir. Sindirim ve emilim işlemlerinin başlayabilmesi için prematüre bebeğin emme ve yutma fonksiyonlarını yerine getirebilmesi gereklidir. İlk yutma hareketleri intrauterin 12-16. haftalarda amniotik sıvının yutulması ile başlar. 32. haftadan önce doğan bebeklerde emme hareketleri azdır ve hiç yutma hareketi olmayabilir. Zamanında doğan bebeklerde emme-yutma hareketlerinin olgunlaşması doğumdan sonraki 1-2 gün içinde olurken, özellikle 2000 gramın altındaki pretermlerde günler, haftalar gerekebilir.
    Genel olarak hafif ve orta derecede prematüre bebeklerin beslenmelerinde anne sütünün yeterli olduğu kabul edilmektedir. Buna karşın 32-33 haftalıktan küçük ve vücut ağırlıkları 1500 gr altında olan bebeklerin beslenmelerinde anne sütünün yeterliliği konusunda tartışmalar vardır. Prematüre doğum yapan annenin sütünü zenginleştirmek için kullanılan bileşimler ticari olarak bulunmaktadır. Prematüre beslenmesinde anne sütü kullanılacaksa en iyisi kendi anne sütünün kullanılmasıdır.

    Anne sütü yokluğu veya yetersizliğinde kullanılmak üzere birçok özel mama geliştirilmiştir. Bu mamalar sindirim sistemi ve metabolik fonksiyonları olgunlaşmamış bebeklerin spesifik besin gereksinimleri göz önüne alınarak hazırlanmıştır. Ancak bu mamalar önerilere uygun hazırlanmalı ve kullanılmalıdır.. Ancak anne sütünde bulunan bazı üstün özellikler hazır mamalarda yoktur.

    BESLENMEDE YUMURTANIN ÖNEMİ

    Anne sütü ve yumurta tüm besinler içerisinde en kaliteli proteine sahiptir. Yumurtada insan vücudunda sentezlenemeyen ve besinler ile dışarıdan alınması gerekli olan “elzem amino asitler” yeterli ve dengeli miktarlarda bulunmaktadır.
    Gelişim için gerekli protein, vitamin, mineral ve yağa sahip olan yumurta, çocuk ve yetişkin beslenmesinde önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle bebeklere dahi 4-5 aylıkken verilmeye başlanır.

    Ailesinde kalp ve damar hastalığı olan bebekler dışında 5 aylık bir bebek, gün aşırı bir yumurta sarısı yiyebilir. Ancak risk grubunda olan bebeklere kolesterol nedeniyle yumurta, 3-4 günde bir verilmelidir.

    Bebeğin beslenme zincirine ilk kez katılan yumurta,ilk önce katı olarak pişirilmeli ve bir yumurta sarısının dörtte birinden başlanmalıdır. İki günde bir arttırılarak, 8-10 gün sonra tam bir yumurta sarısı yedirilmeye başlanmalıdır.

    A vitamini ve bazı B vitaminleri bakımından zengin bir yiyecek olan yumurtada demir, fosfor, magnezyum, kükürt ve sodyum gibi mineraller bulunur. Yumurtanın sarısı, akına oranla daha fazla yağ, protein ve demir içerir.

    Bu nedenle beslenme problemi olanlara, kansızlık sorunu yaşayanlara yumurta sarısı yemeleri önerilmelidir. Yumurta ne kadar taze olursa, o kadar da besleyici olur. Düşük sıcaklıkta bekletilen yumurtalarda A, uzun süre bekletilen yumurtalarda ise B12 vitamininde bir azalma görülür. Bu nedenle özellikle çocuklara yedirilecek yumurtanın günlük olmasında fayda vardır.

    1-3 Yaş Arası Cocuk Gelişimi

    15. Ayın Sonunda Bebeğinizin Yapabildikleri

    Rahatlıkla yürüyebilir.
    Eğilerek yerden istedikleri şeyleri alırlar.
    Vücudundaki bazı organların isimlerini öğretebilirsiniz (kulak, burun, göz, saç vs.).
    İpli oyuncaklar denge duygusunu geliştirirler.
    Üst üste 2 tahta blok koyabilirler.

    18. Ayın Sonunda Bebeğinizin Yapabildikleri

    Binebileceği basit bir oyuncak, çocuğun organlarını kullanma uyumunu geliştirir.
    18 aydan sonra zararlı olmayan boyama kalemleri kullanarak karalama yapabilir.
    Üst üste 4-5 tahta bloğu üst üste koyarak kule yapabilirler.
    Mutfak gereçlerini kullanmaktan çok hoşlanırlar. (Tehlikeli gereçlere dikkat).
    Yeni şeyleri kurcalamaktan hoşlanırlar.
    Hafızaları gelişmeye başlar.

    2 Yaşın Sonunda Bebeğinizin Yapabildikleri

    Sağ elini ya da elini kullanacağı bu yaşlarda belli olur.
    Tek başına basamaklara inip çıkabilir.
    Onunla konuşurken yetişkin dili kullanın. Doğru sözcükleri ve nasıl kullanıldıklarını duyarak öğrensin.
    Onu dinleyin söyledikleriyle ilgilenin, onu anlamaya çalışın.
    Paylaşmayı sevmez.
    Kendi yaşından büyük çocuklarla oynamayı severler.
    Kolay sinirlenirler ve sabırsız davranırlar.
    Bağırıp çağırırlar.
    3-5 kelimeli cümleler kurarlar.
    İkna etmek oldukça zordur.

    3 Yaşın Sonunda Bebeğinizin Yapabildikleri

    Çok rahat konuşabilir.
    Parkta merdivenlere çıkıp kayabilir.
    Zıplayabilir, koşabilir, 2 basamak yükseklikten atlayabilir.
    Kendi soyunabilir fakat giyinemez.
    Pastel boya kullanabilir fakat düzgün sulu boyama yapamaz.
    Yaşına uygun Yap-boz’ları yapabilir.
    Renkleri öğrenmeye başlar.
    Oyun hamurundan alıplarla şekiller çıkarabilir.
    Kendi kendine yemek yer.
    Telefonda konuşabilir.
    Arkadaşar edinip onlarla sık sık oynamak ister.
    Oynarken hayal kurabilir.
    Daha sakin ve uyumludur.
    Oturduğu apartmanı, semti bilir.
    Masal dinlemekten hoşlanır ve defalarca dinleyebilir.

    Bebek Beslenmesi

    Annelerden gelen soruların neredeyse tamamına yakını bebeklerin ilk ek gıdasının ne olması gerektiği ile ilgili. Daha öncede belirttiğim gibi ben kendi oğlum için hazırladığım tarifleri paylaşmak ve başka annelere yardımcı olmak için tecrübelerimi paylaşmak istiyorum.

    Öncelikle belirtmek isterimki ben ek gıda olarak bebek beslenmesi için verilen formül mama yada kaşık mamalarını kastetmiyorum.Bebeklerimizi yeni tatlara alıştırmak için hazırladığımız basit yiyeceklere ek gıda diyoruz. Bebeklere ek gıda vermemizin amacı onu yeni tatlara alıştırma, doyurmak değil. Bir çay kaşığı ile başlayıp daha sonra bir bebek öğününe dönüştürüyoruz bu nedenle bebeğinize çok fazla yedirmeye çalışmayın. Yemeği reddetmesini öğrenmesin.

    İlk Başlangıç Ek Gıdaları Neler Olmalı?

    Bebek için ilk başlanacak ek gıdanın ne olması gerektiği ile ilgili farklı görüşler var. En çok önerilenler meyve, yoğurt, sebze yada tahıllı yiyecekler. Ek gıdaya tatlı meyvelerle başlarsanız yada yoğurt ile başlayıp içinede tatlı bir meyve katarsanız büyük olasılıkla bebeğiniz iştahla yer ve sizde çok mutlu olursunuz. Ancak daha sonra bir çok bebek sebzeleri ve tatları reddetme eğilimi gösterir. Bebeğinizin yeme alışkanlığı bu andan itibaren başlar . Bu nedenle ben sebzelerle başlamayı öneriyorum, ki ben öyle yaptım.

    En İyi Başlangıç Sebzeleri Nelerdir?

    Havuç, balkabağı, mevsiminde kabak, kırmızı pancar, patates. Bu sebzelerle başlıyabilirsiniz. Daha öncede önerdiğim gibi buharda pişirip az bir su ilave ederek koyu bir püre kıvamına getirip bebeğinize yedirebilirsiniz. İlk başta sadece tek bir sebze ile başlamalısınız. Daha sonra bu sebzeleri ikili, üçlü kombinasyonlarla karıştırarak basit bir bebek menüsü hazırlıyabilirsiniz. Yada basit sebze çorbaları yapabilirsiniz. Patates kabızlık yapabilir. Bu nedenle onu diğer sebzelerle karıştırarak verin. Ben oğlumu bizimle masaya oturtur ve elimle pişirdiğim sebzeleri ezerek ağzına verirdim. Amaç tatlara alışması.

    Bebek İçin En İyi Başlangıç Meyveleri Nelerdir?

    Sebzelerle aynı zamanda yada bir kaç gün sonra meyvelerede başlıyabilirsiniz. Meyveyi akşam üzeri yada öğleye doğru verebilirsiniz. Meyveleri cam rende ile rendeleyip suyunu süzün ve o sudan bir kaç kaşık verin. Bir kaç gün sonra püre kısmını yedirmeye başlayın. Elma, armut gibi sert meyveleri ilk başlarda buharda pişirip yumuşatarak yedirebilirsiniz. Meyvelerin bir kaç tanesini karıştırarakta yedirebilirsiniz.

    En iyi başlangıç meyveleri; elma, şeftali, muz, avakado, armut. Dikkat etmeniz gereken en önemli nokta meyveleri mevsiminde vermek. Muz kabızlık yapabilir. Bu nedenle çok sık vermeyin.

    Yoğurt ve Et Ne Zaman Verilmeli?

    Yoğurt bebekler için ilk başlanan ek gıda olmamalı. Özellikle bebeğimiz emiyorsa gerekli sütü alıyordur. Yoğurdu ilk başlarda günlük olarak mayalamalısınız. Hazır yoğurtları kullanmayın. Kendiniz evde yapmaya çalışın ve yoğurdu sade yedirin. Et ve et ürünlerine 8 ci aydan itibaren başlıyabilirsiniz. Yemeklerine kavrulmuş kıyma katarak azar azar bebeğinizi ete alıştırabilirsiniz.

    Bebeğime Kahvaltı Ne Zaman Vermeli?

    Bebekler için kahvaltıya başlama zamanı en iyi 7 ci ay civarıdır. Bu ayda çeyrek yumurta sarısınada başlıyabilirsiniz. Kahvaltıda kullanacağınız peynir tuzsuz olmalı, en iyisi lor peyniri yada keçi peyniridir. Peyniri suda bekleterek tuzunu alabilirsiniz. Açık süt bulabilirseniz kendi lor peynirinizi yapmak çok kolay.

    Kahvaltı için genelde hazır bebe bisküvileri kullanılır, bunun yerine kendiniz evde yapmaya çalışın. Yada tam buğday ekmeğinin içini ufalayabilirsiniz. Bisküvi yada ekmeği haşlanmış kuru meyve suları ile ıslatıp içine dilediğiniz meyveleri katın. İsterseniz sitede yeralan bebek kahvaltısı tarifini deniyebilirsiniz.

    Nasıl İyi Bir Bebek Menüsü Hazırlarım?

    Bebeğiniz için gün içinde hazırladığınız yemeklerde renklerle oynayın, bu işinizi kolaylaştırır. Mantık çok basit, yiyecekleri renklere ayırın ve her renkten vermeye çalışın, böylece kafanız karışmaz.

    • Turuncular; havuç, balkabağı
    • Yeşiller; ıspanak, pazı, brokoli, taze fasulye gibi.
    • Kırmızılar; mercimek, pancar, e
    • Beyazlar; soğan, pırasa, karnıbaha
    • Sarılar; patates, sarı mercimek, bulgur

    Ayrıca kuru meyveleride demir açısından zengin oldukları için bebeğinizin menüsüne ilave edin. Tuzsuz kabak çekirdeği iyi bir çinko kaynağıdır. Tohum öğütücüsü ile iyice ezip meyve pürelerine yada çorbasına bir çay kaşığı haftada iki kere katın.

     
    Sponsorlar : Yemek Tarifleri | Yemek Tarifi
    Copyright © 2013. Bomba Yemek Tarifleri - Tüm Hakları Saklıdır.
    Özel tasarım ürünler