Eyvah! Çocuğum bugün fast-food yedi!

“Fast-Food” terimini biz ayak üstü yediğimiz yiyecekler veya aralarda tükettiğimiz abur-cubur yiyecekler için kullanırız genelde. Bu tür yiyecekler özellikle yağ ve şeker açısından zengin, besleyici öğeler açısından da oldukça zayıftırlar. Düzenli olarak tüketildiğinde obeziteden kalp hastalığına kadar birçok hastalığa neden olurlar.

Biz ebeveynler, çocuklarımız bu tür yiyecekleri tüketmeyi alışkanlık haline getirdikleri zaman genelde yememeleri için onlara baskı uygular ve bu yiyecekleri üretenleri, satanları, reklamını yapanları, çocuğun arkadaşlarını kısacası çevremizi suçlarız. Aynaya bakmak ya aklımıza ya da işimize gelmez çoğu zaman. Aslında hepimiz “bir parça” suçluyuz. Biz aileler “bir parçadan” biraz daha fazla suçluyuz gerçekte... Ben bunu senelerce okul öncesi çocuklarla, şimdi de üniversite öğrencileri ile çalışma fırsatı bulan bir eğitmen ve bir anne olarak söylemekte hiç tereddüt etmiyorum.

ÖNCE DOĞRU MODEL OLMALIYIZ!
Hep vurguladığım gibi, çocuklarımıza okul öncesi yaşlarda mutlaka doğru beslenme alışkanlıkları kazandırmalıyız. Onları sadece doğru beslemeye çalışmak yerine, doğru beslenme ilkelerini yaşam tarzı olarak benimsemelerini sağlamalıyız. Yapılan araştırmalar üniversite gençliğinin maalesef büyük bölümünün haftada 3-4 kez fast-food tükettiğini göstermiştir. Her şeyden önce biz doğru ve düzenli beslenerek çocuklarımıza doğru model olmalıyız. Evimizde düzenli olarak yemek pişirmeli, yemek saatlerini düzenli hale getirmeli, mümkün olduğunca birlikte sofraya oturup kalkmalıyız. Çocuklarımızı hayatın içine katmalı, süpermarket ve pazar alışverişlerini mümkün olan zamanlarda birlikte yapmalı, mutfakta bizim gözetimimizde yardım etmelerine, sofrayı hazırlayıp toplamalarına izin vermeliyiz. Eve abur-cubur yerine, sağlıklı yiyecekler almalıyız. Bütün bunları kitabımda da (Eğlenceli Beslenme Kitabı/ALFA) örneklerini verdiğim, gerçek yiyeceklerden, yiyecek kutularından ya da kağıt-boyama kalemleri vb. kullanarak hazırlayıp, birlikte yapacağımız aktivitelerle de desteklemeliyiz. Çocuğun sağlıklı beslenmesini takıntı haline getirmemeli, bunun bir süreç olduğunu ve hayatın doğal akışı içine yerleştirilmesi gerektiğini sürekli kendimize hatırlatmalıyız. Takıntılarımız bizi, çevremizi ve çocuğumuzu yormanın yanında çocukta tepkiler oluşmasına neden olur.

PEKİ, ÇOCUKLARIMIZ FAST-FOOD’U HİÇ Mİ TÜKETMEYECEK?
Tabii ki tüketecekler. Unutmayalım ki hepimiz sosyal bir çevrede yaşıyoruz. Ayrıca yasaklar daima cazip kılar. Biz istesek de istemesek de çocuğumuz fast-food tarzı yiyecekleri, şeker, çikolata, gibi ürünleri tüketecekler. Önemli olan bunları düzenli olarak ve sıklıkla tüketmeyi alışkanlık haline getirmemeleri. Öncelikle biz kendimiz ne kadar “fast-food” tüketiyoruz ona bakmalıyız. Restoranda yemek yemek ailemiz için belli zamanlarda yapılan, sosyal bir aktivite olmalı ve çocuğa da bu duygu verilmeli. Ayda 1-2 kere bu tür yerlerde yemek yenilmesinin doğal bir sosyal davranış olduğu imajı yerleştirilmeli çocuğa.

Hızlı yaşıyoruz ama aynı zamanda da planlı olmamız gerekiyor. Akşam işten eve geç dönünce eve telefonla hazır yemek isteme alışkanlığımız varsa, bunu kesinlikle değiştirmeliyiz. Buzdolabımızın kapağına üzerinde “fast food” restoranların telefon numaraları olan magnetler yapıştırdıysak, hepsini çöpe atmalıyız hem de hemen... Ara öğünleri de önceden planlamalıyız. Çocuğa seçenekler sunmalıyız. “Hayır bu öğün yoğurt yiyeceksin” yerine, “Yoğurdunu sade mi yemek istersin, yoksa elma dilimleri ile mi yemek istersin?” diye sormak çok daha doğru olacaktır. Ancak seçeneklerin tamamı sağlıklı olmalı.

ÇOCUKLA PAZARLIK YAPMAMALIYIZ
Hiçbir yiyeceği, özellikle de fast-food veya abur cubur tarzı yiyecekleri pazarlık-ödül konusu yapmamalıyız. Bu çocukta iyi ve kötü yiyecek kavramını oluşturur. “Elmanı yersen sana patates kızartması vereceğim” gibi bir söylem çocukta elmanın ancak bir ödül karşılığında yenecek kadar kötü, patates kızartmasının da ödül olacak kadar iyi bir şey olduğu izlenimini yaratır. Dışarıda yiyeceğimiz zaman sağlıklı tercihler sunan restoranları seçmeliyiz. Örneğin, yağda kızarmış tavuk parçacıkları yerine ızgara tavuk, kızarmış patates yerine fırınlanmış patates veya salata, gazlı içecekler yerine taze sıkılmış meyve suyu veya ayran seçenekleri olan yerleri tercih etmeliyiz. Çocukları oyuncak veren fast food restoranlardan uzak tutmaya çalışmayız. Çizgi film aralarına sıkıştırılmış “fast food” veya abur-cubur yiyeceklerin olduğu reklam kuşaklarını seyretmelerini mümkün olduğunca önlemeliyiz.

Bir kez daha vurgulamak istiyorum, unutmayalım ki hepimiz sosyal bir çevrede yaşıyoruz. Unutmayalım ki yasaklar daima cazip kılar. Yasaklamak veya saklamak yerine küçük yaşlarda doğru beslenme eğitimi ısrarımı tekrar ediyorum. Bunun için de önce biz ebeveynler ve eğitmenlerimiz bu konuda bilimsel gerçeklerle donanmalı ve bu gerçekleri çocuklarımıza çok küçük yaşlarından başlayarak, yavaş yavaş, onları sıkmadan, bunaltmadan, doğru yöntemlerle aşılamalıyız. Nerede ne kadar sıkıp, ne kadar gevşetmek gerektiğini bilmemiz gerekiyor.

Hepsi bir gün yuvadan uçup gidecekler. Uçarken her anlamda yüklerini hafifletmek ve ömür boyu sağlıklı uçabilmelerine yardımcı olmak için doğru beslenme alışkanlıkları koyalım çantalarına...

Bu Yazıyı Sosyal Ağlarda Paylaş :

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Sponsorlar : Yemek Tarifleri | Yemek Tarifi
Copyright © 2013. Bomba Yemek Tarifleri - Tüm Hakları Saklıdır.
Özel tasarım ürünler