Günümüzde obezite yani şişmanlık çocuklar arasında da çok yaygın. Bu yazımda, çocukların obezitesiyle ilgili olarak, bana çok sorulan konu başlıklarını cevaplandıracağım...
ÇOCUKLARDA YAŞLARA GÖRE KİLO DEĞERLENDİRİLİR Mİ?
Çocukların en temel özelliği verilen bir zaman diliminde hem boy uzunluklarının hem de vücut ağırlıklarının artmasıdır. Bu nedenle her yaş grubunda, normal sınırlar içinde kalabilen boy ve kilo değişkenlikleri kaçınılmazdır. Erişkinler için söz konusu olabilen “yaş grubuna göre ortalama vücut ağırlığı standartları”, çocuklarda verilemez. Yaşa göre boy uzunluğu değerlendirilmelidir. Her iki cinsiyet için de yaşa göre boy standartları vardır. Ancak yaşa göre vücut ağırlığı değerlendirilmemelidir. Boy uzunlukları bu değerlendirmeyi çok etkiler. Aynı cinsten aynı yaşta iki çocuğun kiloları da aynı olduğu durumda, boyu uzun olan zayıf, boyu kısa olan çocuk şişman bile olabilir. Bu nedenle boya göre vücut ağırlığı değerlendirilmelidir.
ÇOCUKLARDA OBEZİTE RİSKLERİ
Çocuklarda obezite gelişmesine zemin hazırlayan bazı risk faktörleri vardır.
1. Anne-babanın obez olması: Özellikle anne-babanın her ikisinin de obez olması durumunda risk daha da yükselir. Bu hem genetik olarak kilo almaya yatkınlık nedeni oluşundan hem de anne-baba ile aynı yaşam koşullarının ve beslenme alışkanlıklarının sürdürülmesinden kaynaklanır
2. TV izleme: Çocukların TV izlemeleri ile obezite gelişme riski arasında belirgin ilişki vardır. Benzer şekilde bilgisayar başında geçirilen saatlerin de katkısı olumsuzdur. TV ve bilgisayar karşısında geçirilen saatler arttıkça obezite riski de artar. Özellikle 8 saat ve daha uzun süre hareketsiz kalan çocukta obezite riski yüksektir. Sedanter yaşam, az aktiviteye neden olduğu gibi, bu aktiviteler sırasında yiyecek tüketme eğilimleri de ihtiyaçlarının üstünde kalori ve besin almalarına neden olur. Ayrıca TV seyretme sırasında besin tüketimini çağrıştıran ve özendiren reklam ve programlar da obezite gelişme riskine katkıda bulunur.
3. Gece az uyuma: Gece 10.5 saat ve günde toplam 12 saatten daha az uyuyan çocuklarda obezite gelişme riskini daha yüksek olduğu bir araştırma sonucudur. Uyku süresinden çok, az uyuyan çocukların daha az aktif çocuklar oldukları ve daha az yoruldukları için az uyudukları yorumu yapılmaktadır. Önemli olan çocuğun aktif ve hareketli olmasıdır. Bu nedenle az uyuyan ama aktif ve hareketli çocukta obezite gelişme riski doğal olarak yüksek değildir. Bu sonuçlar araştırma sonuçları olduğu için değerlidir. Ancak az uyuyan çocukta mutlaka obezite gelişir denilemez. Bu genelleme yanlıştır.
4. İlk yıl içinde hızlı kilo alan çocuklarda da obezite gelişme riski daha yüksektir.
ÇOCUKLARIN DİYETİ NASIL OLMALI?
Çocukluk yaş grubunda obezite ile mücadelede birincil derecede önemli olan konu, obezite gelişmesinin önlenmesidir. Çocukluk yaş grubunda büyüme temel bir süreçtir ve enerji-protein olmak üzere besin gerektiren bir biyolojik fonksiyondur. Bu nedenle çocuklarda diyet özellikle de sınırları belirlenmemiş diyet uygulamaları doğru değildir. Ayrıca yaklaşım, yaş gruplarına göre de değişkenlik gösterir. Örneğin, anne sütü aldığı dönemde gelişen obezitede anne sütünü kesmek gerekmez. İlk iki yıl içinde kilo artış hızının azaltılması amaçlanmalıdır. Diyet uygulanırken de çocuğun büyüme parametreleri (boy-kilo) çok yakından izlenmelidir. Çocuğun her koşulda boyunun uzamaya devam etmesi gerekir. 6 yaşından sonra kilo vermesi de amaçlanabilir. Ancak bu koşulda dahi çocuk kilo kaybederken boyu uzamaya devam etmelidir. Çocuğun kilo kaybının yağ dokusundan olması sağlanmalı, adale kitlesi olumsuz etkilenmemelidir. Her yaş grubunda şişmanlığın tedavisinde başlıca iki yaklaşım vardır. 1. Tüketilen yiyeceklerin kısıtlanması ile alınan enerjinin azaltılması 2. Hareket arttırılarak harcanan enerjinin arttırılması… Çocuğun yaş grubuna ve obezitesinin derecesine bağlı olarak tedavi yaklaşımında, kilo artış hızının azaltılması veya aynı kiloda kalması da amaçlanabilir, kilo kaybı da… İşte bütün bu incelikler ve detaylar nedeniyle çocukluk yaş grubunda gelişen obezitenin tedavisi bu konuda özelleşmiş çocuk hekimleri tarafından yürütülmelidir.
OBEZİTE TEDAVİSİNDE ÖNEMLİ NOKTALAR
Çocuklarda obezite tedavisinde aşağıdaki konulara dikkat etmek gerekir.
Çocuğun kendine güveni zedelenmemelidir. Hatta özgüven duygusu desteklenmelidir.
Diyet değişkenlikleri beslenme tercihleri ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarına dönüştürülmesi amaçlanmalıdır.
Uzun süreli bir davranış değişikliği süreci yaşanacağı baştan açıklanmalıdır.
Ailenin de desteklemesi çok gereklidir. Ebeveynler ve kardeşler de besin tercihlerinde beslenme alışkanlıklarında sağlıklı olanları tercih etmelidir. Çocukluk yaş grubunda obezitenin tedavisinde merkez ailedir.
İki yaşından sonra tüm aile bireyleri de yağsız veya az yağlı süt ve süt ürünlerini tüketmelidir.
Meyve ve sebze tüketimi arttırılmalıdır.
Sadece besinler ve beslenme koşullarında değil, aynı zamanda tüm aile daha aktif olmalı ve bunu yaşamlarının bir parçası haline getirmelidirler.
Sedanter yaşam koşullarını oluşturan aktiviteler kısıtlanmalıdır.
Aktif yaşam koşulları sadece belirli saatlerde sürdüren spor aktiviteleri değil, günlük yaşamın bir parçası olabildiğinde tedavi başarılı ve sonuçlar kalıcı olur.
Porsiyonlar azaltılmalıdır.
Yemekler birlikte yenmelidir. Yemekte mutlaka su içilmelidir.
Öğün atlanmamalıdır.
Kahvaltı atlanmamalıdır.
Okul beslenmesi evden götürülmelidir.
ŞİŞMANLIK VE ABUR-CUBUR BESİNLER
Abur-cubur diye tanımlanan besinler genellikle çocukların sevdiği tek yönlü kalori kaynaklarıdır. Tuzlu-şekerli ve yağlı olmaları en önemli özellikleridir. Sağlıklı ve dengeli ve yeterli beslenmede yerleri yoktur. Ancak her çocuk bir şekilde bu besinlerle tanışır ve tüketme eğilimi gösterir. Çocukların bu besinlerle tanışmaları mümkün olabildiğince geciktirilmelidir. Yemeğini yemediği zaman öğün yerine yiyebileceği bir besin grubu değildir. Çocuğun bu ilişkiyi kurmasına izin verilmemelidir. Öğün vaktinde normal beslenmesini temin etmek üzere ödül olarak da kullanılmamalıdır. Özellikle iştahlı, gürbüz veya şişman çocukların tüketmesi özellikle de denetimsiz, çok miktarda tüketmesi sağlıklı değildir.
PREMATÜRE VE KİLOSU DÜŞÜK DOĞAN BEBEKLERİN, GELECEKTE ŞİŞMAN OLMA RİSKİ FAZLA MIDIR?
Bilimsel araştırmaların sonuçlarını iyi okumak gerekir. Prematüre ve özellikle de düşük kilolu bebeklerde insülin direncinin varlığı ortaya konmuş, ileri yaşlarda bu çocuklarda şişmanlığa yatkınlık oluşturacağı ile ilgili yorumların yapılmasına neden olmuştur. Ancak bu bilimsel bir araştırmanın sonucu ve yorumlanmasıdır. Bu çocuklarda ileride mutlaka obezite gelişeceği anlamına gelmeyeceği gibi, her düşük kilolu bebekte de insülin direnci yüksek değildir. Bu nedenle bu bilimsel araştırmalardan halk sağlığı önemliliğinde bir sonuç üretmek doğru değildir.
4-18 YAŞIN ALTINDAKİ ÇOCUKLARA MİDE KELEPÇESİ TAKILIR MI?
Çocukluk yaş grubunda mide kelepçesi uygulaması sıklıkla başvurulan rutin bir uygulama değildir. 18 yaş altı çocuklarda kepçe takılması çok özel tıbbi (endikasyon) gereklilik durumlarında söz konusu olabilir. Vakanın tıbbi özellikleri, yaş grubu ve şişmanlığın derecesi ve gelişmiş olan yan etkiler (komplikasyonlar) dikkate alınarak çok az sayıda hasta için söz konusu olabilir. Mide kelepçesi takılmış hastalar günlük enerji ve besin ihtiyaçlarını karşılayamazlar. Kelepçe takılması durumunda ortaya çıkaracağı beslenmeyle ilgili sorunlar dikkate alınarak gerekli desteklemeler yapılmalıdır. Özellikle de vitamin ve mineral desteği ihmal edilmemelidir. Çocukluk yaş grubunda şişmanlık tedavisinde üzerinde durulması gereken konu, çocuğun büyümesine engel olmadan kilo artışını denetlemek ve kilo kaybı gerçekleştirmektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder