3 hafta önce 2 günlüğüne tedarikçi ziyaretlerimiz için Ankara ve İnegöl'e (Bursa) gitmiştik.Biraz tembellik mi ettim yoksa işlerin yoğunluğundan mıdır bilmem ama bir türlü yazımı yayınlayamamıştım.
Bahar geldi, nereden çıktı bu yazı şimdi diyebilirsiniz tabi!
09.03.2011 Çarşamba günü türkiyenin her yerinde hep kar manzaları vardı.Yollar karlıyken nasıl gideceğiz bursaya desekte soğuk kanlılık, kararlılık ve cesaret ile yola çıktık.Eğer hava çok kötü olursa Ankaradan geri döneriz diye düşünmüştük.Bizde bi arkadaş var sağolsun, korku nedir bilmez.O kötü havalarda yollara düşürdü bizi :)
Başta konuşurkan Ankara-Bursa diye yola çıkmıştık ama kötü hava koşulları nedeniyle 1 gece Eskişehirde konaklamak zorunda kaldık.
Size biraz yolculuğumuzdan bahsedeyim.
09.03.2011 saat 12:30 da Merzifondan Ben , Fabrika Müdürümüz,Yatırım Satınalma Sorumlumuz,ve Ür-Ge den bir arkadaş Ankaraya gitmek için yola çıktık.Ogün Ankara o kadar fenaydı ki anlatamam. Arabadan bir indim firmanın önünde bile yarım metre kar vardı.İşin güzel yanı arabadan indiğimde mis gibi Bisküvi kokuları geliyordu.Hatta içimden "yanlış yere mi geldim.Acaba Cennette mi geldim" dedim.Meğersen bizim firmanın karşısında Ülker'in fabrikası varmış :)
Bu firmada da işimiz bittikten sonra İnegöl'e gitmek için yola koyulduk.Ankara çıkışında Polatlıda akşam yemeğini yemek için bir mola verdik.Tekrar yola çıktığımızda yolda kaza olduğunu ve bir süre tesisin birinde mola vermemiz istendi polis amcalar tarafından.1 saate yakın mecburen mola vermek zorunda kaldık.Herhalde tesisin sahibi o gün bayram etmiştir.Çünkü bütün arabalar, tırlar , otobüsler, hep bu tesisde mola vermişti :)
Ben hayatımda hiç böyle bir şey yaşamamıştık, şimdi bile konusu olsun,anlattıkça içim bir hoş oluyor.
Yol açıldıktan sonra asıl benim korkum yeni başlamıştı.Yollar çok kötüydü,Kar yağıyor ama nasıl, fırtına ile geliyordu.Yolu zor görüyorduk.Birde yollarda kamyonlar, otobüsler, arabalar devrilmiş,kara saplanmış.Ayyyyy çok kötüydü gerçekten.
Birde Enteresan bir şey vardı , karşı yoldan hiç araba felan gelmiyordu."Allahım "hayırlısıyla bi gideceğimiz yere varsaydık" dedim içimden.Ama bir görseniz ben ve arakadaşım nasıl korktuysak arka koltuğa gömüldük öyle kaldık yani.
Sağolsun tedarikçim beni sürekli arayıp "sakın gelmeyin, buralar çok kötü" dediğinde baktık havada
gittikçe kötüye gidiyor, zar zor kendimizi Eskişehir'e attık ve bir gece konakladık.Veee bende rahatladım inanın.
Hep Eskişehir'e gitmek istemişimdir.Kısmet o güneymiş. :)
Otel odasından Eskişehir manzarası.
Ertesi gün, Eskişehir'e gelmişken 2 tedarikçimiz daha vardı.Bu firmalara da uğrayalım deyince Eskişehirden çıkmamız saat:13:00'ı bulmuştu.
Yolların halini görünce iyiki İnegöl'e gitmemişiz dedik.
Yolların hali resimde göründüğü gibiydi.
İnegöl'e de hayırlısıyla vardığımızda , bizi kapıda firmanın patronu karşıladı.Bizi alıp, doğruca yemeğe götürdü.Tam isabet olmuştu çünkü karnım zil çalmaya başlamıştı artık :)
İsmail Bey; bizi İnelgöl köftenin ilk doğduğu yere BESLER lokantasına götürmüştü.
Ogün bizim için çok verimli bir gün olarak geçmişti gerçekten.Her gitiğimiz firmadan çok memnun bir şeklide ayrıldık.
Aynı gün'ün akşamı biz 2 arkadaş otobüsle Merzifon'a Müdürümüz ve diğer arkadaşımız İstanbul'a gitmek için yola çıktılar.
Ogün yol kardeşliği son ermişti. :)
Valla açık konuşayım, böyle bir macerayı daha bu yürek kaldırmaz herhalde.
Herkez'e iyi hafta sonları diliyorum.
Sevgilerimle;
Bahar geldi, nereden çıktı bu yazı şimdi diyebilirsiniz tabi!
09.03.2011 Çarşamba günü türkiyenin her yerinde hep kar manzaları vardı.Yollar karlıyken nasıl gideceğiz bursaya desekte soğuk kanlılık, kararlılık ve cesaret ile yola çıktık.Eğer hava çok kötü olursa Ankaradan geri döneriz diye düşünmüştük.Bizde bi arkadaş var sağolsun, korku nedir bilmez.O kötü havalarda yollara düşürdü bizi :)
Başta konuşurkan Ankara-Bursa diye yola çıkmıştık ama kötü hava koşulları nedeniyle 1 gece Eskişehirde konaklamak zorunda kaldık.
Size biraz yolculuğumuzdan bahsedeyim.
09.03.2011 saat 12:30 da Merzifondan Ben , Fabrika Müdürümüz,Yatırım Satınalma Sorumlumuz,ve Ür-Ge den bir arkadaş Ankaraya gitmek için yola çıktık.Ogün Ankara o kadar fenaydı ki anlatamam. Arabadan bir indim firmanın önünde bile yarım metre kar vardı.İşin güzel yanı arabadan indiğimde mis gibi Bisküvi kokuları geliyordu.Hatta içimden "yanlış yere mi geldim.Acaba Cennette mi geldim" dedim.Meğersen bizim firmanın karşısında Ülker'in fabrikası varmış :)
Bu firmada da işimiz bittikten sonra İnegöl'e gitmek için yola koyulduk.Ankara çıkışında Polatlıda akşam yemeğini yemek için bir mola verdik.Tekrar yola çıktığımızda yolda kaza olduğunu ve bir süre tesisin birinde mola vermemiz istendi polis amcalar tarafından.1 saate yakın mecburen mola vermek zorunda kaldık.Herhalde tesisin sahibi o gün bayram etmiştir.Çünkü bütün arabalar, tırlar , otobüsler, hep bu tesisde mola vermişti :)
Ben hayatımda hiç böyle bir şey yaşamamıştık, şimdi bile konusu olsun,anlattıkça içim bir hoş oluyor.
Yol açıldıktan sonra asıl benim korkum yeni başlamıştı.Yollar çok kötüydü,Kar yağıyor ama nasıl, fırtına ile geliyordu.Yolu zor görüyorduk.Birde yollarda kamyonlar, otobüsler, arabalar devrilmiş,kara saplanmış.Ayyyyy çok kötüydü gerçekten.
Birde Enteresan bir şey vardı , karşı yoldan hiç araba felan gelmiyordu."Allahım "hayırlısıyla bi gideceğimiz yere varsaydık" dedim içimden.Ama bir görseniz ben ve arakadaşım nasıl korktuysak arka koltuğa gömüldük öyle kaldık yani.
Sağolsun tedarikçim beni sürekli arayıp "sakın gelmeyin, buralar çok kötü" dediğinde baktık havada
gittikçe kötüye gidiyor, zar zor kendimizi Eskişehir'e attık ve bir gece konakladık.Veee bende rahatladım inanın.
Hep Eskişehir'e gitmek istemişimdir.Kısmet o güneymiş. :)
Otel odasından Eskişehir manzarası.
Ertesi gün, Eskişehir'e gelmişken 2 tedarikçimiz daha vardı.Bu firmalara da uğrayalım deyince Eskişehirden çıkmamız saat:13:00'ı bulmuştu.
Yolların halini görünce iyiki İnegöl'e gitmemişiz dedik.
Yolların hali resimde göründüğü gibiydi.
İnegöl'e de hayırlısıyla vardığımızda , bizi kapıda firmanın patronu karşıladı.Bizi alıp, doğruca yemeğe götürdü.Tam isabet olmuştu çünkü karnım zil çalmaya başlamıştı artık :)
İsmail Bey; bizi İnelgöl köftenin ilk doğduğu yere BESLER lokantasına götürmüştü.
Ogün bizim için çok verimli bir gün olarak geçmişti gerçekten.Her gitiğimiz firmadan çok memnun bir şeklide ayrıldık.
Aynı gün'ün akşamı biz 2 arkadaş otobüsle Merzifon'a Müdürümüz ve diğer arkadaşımız İstanbul'a gitmek için yola çıktılar.
Ogün yol kardeşliği son ermişti. :)
Valla açık konuşayım, böyle bir macerayı daha bu yürek kaldırmaz herhalde.
Herkez'e iyi hafta sonları diliyorum.
Sevgilerimle;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder