Cuma günü çocukları doktora götürdük.Çok önemli bişey değil ama bazı tahliller yaptırmamız gerekiyordu.Benim iki tanesi normal ,bir tane de güneş gözlüğüm olmak üzere tam üç gözlüğüm vardı ve kızım da daha yeni olan gözlüğüme basıp eğdiği için onu da tamir ettirmek üzere(gözlükçümüz hastanenin tam bitişiğindeydi) çantama koyarak hastaneye gittik.
Çocukları muayene ettirdik,kızıma da tahlil istedi doktor.Ben de bu arada eski gözlük gözümde,daha yeni ve eğilmiş olanı da gözlükçüye tamire verdim.''Ancak pazartesi olur'' dedi bayan.Çünkü asıl gözlükçü burada yokmuş.Tamam dedim nasıl olsa yedek gözlüğüm vardı ve kızımla uğraşmaya başladım.Ama ne uğraşmak!Tahlil için gerekli olan şeyi bir türlü yapmıyor.Su içiriyorum,meyvesuyu alıyorum,iç kızım iç kızım.İçiyor ama bişey yok.Tabii sinirler had safhada.Çıldıracağım.Saat 12'ye geliyor,öğle arası olacak,labaratuvar kapanacak,yok kız yapmıyor!
Bu arada bahçedeyiz.Gözümde dereceli güneş gözlüğü.Elimde normal gözlük.Aslında gözlüklerden birini çıkardığımda hemen gözlük kabıma koyardım,bu sefer elimde tuttum,sonra da dizime koydum.Belki hemen takmam gerekir diye.Sinirlerim tepemde.İşte bu sırada oğlumun wc'ye gitmesi gerekti.Eşime ''onu da sen götür'' dedim.''Yok ben beceremem,sen götür'' dedi.(tipik erkek bahanesi!)''Tamam'' dedim.
Tabii ben kendimin ne kadar unutkan bir insan olduğumu unuttum.Dizimdeki gözlüklerimi de unuttum.Kalktım,oğlumu götürdüm.Neyse güneş gözlükleri gözümde,işimiz bitti ve ben yerime geri döndüm.Eşim de Defne'yi beklerken bari bir kaç işimi halledeyim diye oğlumla gitti.
Biz Defneyle kaldık.Defne de bu arada yapması gerekeni yaptı.Tabii ben çok mutluyum artık.Labaratuvar kapanmadan verebildik.Hastanede güneş gözlüklerimi çıkarayım da normali takayım dedim.Hiiiiii gözlüklerim yok.Tabii hemen hatırladım en son dizlerime bıraktığımı.Düşündüğüm ilk şey'' Funda merak etme kim ne yapacak senin dereceli gözlüğünü,düşürdüğün yerde veya güvenliktedir.''oldu.Koşa koşa gittim,gözlük yok,.İzlediğim tüm yollardan tekrar geçtim baktım yok.Herkese sordum yok.Güvenliğe sordum yok.Zaten öyle uyuşmuşlar ki adamın ağzından laf alamıyosun.Ruh gitmiş sanki.Öyle ilgisiz öyle meraksız.Orada niye oturduğunu hatırlatmak isterdim ama acelem vardı.Tekrar tekrar baktım yok.Aklım almıyordu yani bir insanın bulduğu bir dereceli gözlüğü almasını.Ben bulsam ya bulduğum yere bırakırım ya da güvenliğe filan.Bulan belki delinin tekidir de çöpe de atmış olabilir diye çöp kutusuna bile baktım ama almışlardı.
Evet gözlüğü bulmuşlar ve ceplerine atmışlardı.Neyapacaksınız elalemin dereceli gözlüğüyle.Gerçekten böyle insanlar var mıydı yani.Canım o kadar sıkıldı ki.
Allahtan yedek gözlüğüm vardı.ama o da eğrilmişti!!Hemen gözlükçüye gittim ve gözlüğümü aldım.Kadıncağız da bana gözlüğü yapabilecek bir adres verdi.Hemen yaptırdım gözlüğüm.Ama benim yedek gözlüğüm olmasaydı ben hemen yeni bir gözlüğe nasıl sahip olabilecektim.Çünkü gözlüğümün camı hemen bulunabilecek bir cam değil.Yni yedeğim olmasa en az üç gün gözlüksüz kalacaktım ki bu da benim için facia demek.
Gözlüğümü bulupta cebine atan süperzekalıları Allaha havale ediyorum.İnsanlık bu noktaya gelmiş işte.Hani dereceli olamasa,güneş gözlüğü filan olsa tamam.İnsan nefsine uyar alır da,dereceli normal gözlüğü ne yapacaksınız.Buna inanamadığım için gittim geldim güvenliğe sordum,gözlük bulundu mu diye ama ...
Bu da bana ders oldu tabii.Bir daha gözlüğümü çıkarır çıkarmaz kabına koyacağım ve ne kadar unutkan biri olduğumu da unutmayacağım..
İşte böyle dostlar,biraz uzun bir yazı oldu belki ama canımın sıkkınlığını sizinle de paylaşmak istedim.Belki siz bana alanların ne amaçla almış olabileceklerini söylersiniz.Siz siz olun sakın dikkatsizlik yapmayın.Yoksa hoooooop yok olur!!
Gelelim çilek reçelime.İlk kez reçel yaptım,hem de ne macerayla.Reçeli yaparken elektrikler kesildi,mum ışığında yapmak zorunda kaldım.Kavanozlara bile karanlıkta koydum,inşallah olmuştur diye çok dua ettim ama Allah şükür ki eşimden de oğlumdan da tam not aldım..
2 kilo çilek,
2 kilo şeker,
yarım limonun suyu.
YAPILIŞI:
Çilekleri güzelce yıkıyoruz,süzüyoruz.Yeşil yapraklarını bıçakla kesiyoruz.Tencereye bir sıra çilek bir sıra şeker döşüyoruz.Kapağını kapatıp en az br gün bu şekilde bekletiyoruz.Ertesi gün çileklerimiz şekerle iyice özdeşleşip su içinde yüzüyor olmalı.Eğer öyle olmamışsa bir kaç saat daha bekletiyoruz.
Çilekleri kısık ateşte sürekli başında durarak ve üzerindeki köpüğü dikkatlice alarak 30 dk kadar pişiyoruz.Arada bir-iki kere çok dikkatli olarak karıştırıyoruz.Aman sakın yanından ayrılamayın sonra çilekler dibine tutabilir!!
Reçelimizin kıvamını anlamak için tabağa biraz alıp suyuna bakıyoruz.Eğer suyu yavaşça akıyorsa kıvama gelmiş demektir.İçine limonumuzu da skıyoruz ve 2-3 dk daha kaynatıp ocaktan alıyoruz.Cam kavanozlara paylaştırıp kapaklarını sıkıca kapatıyoruz ve ters çeviriyoruz.
Uzun ve yorucu bir dönemin de sonuna geldik.Artık biraz dinlenme zamanı.Şimdilik buralardayım ama çarşamba günü Mersin'e doğru yol alacağız Allah kısmet ederse.Bir süre buralarda olamayacağım,hoşçakalın dostlarım.EYLÜLDE GÖRÜŞMEK ÜZERE...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder