Yeni Konular
Mübarek Günler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mübarek Günler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bir İftar Sofrası - Receb-i Şerif İftarı


Günaydın :)
Ramazan ayı içinde olsak da bugün sizlerle mübarek üç ayların ilk günü yaptığımız iftarımızı paylaşacağım..
Heyecan içinde orucumuzu tutmuş, bu yılda bu güzel günlere eriştirdiği için Rabbimize hamd etmiştik..
İlk iftar menümde;
Yayla Çorbası

Hellimli Semizotu Salatası

Patatesli Peynirli Börek

İftariyelik

Çökertme Kebabı

Etli şehriye Pilavı

Profiterol


Kivi Püreli Pasta,Labneli Krema, İyiki Doğdun Papatyam, Annemin Gecikmiş Doğumgünüsü ve Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun.


Merhabalar:))
Uzun zamandır bu kadar uzun soluklu bir başlık atmamıştım :)
Ne çok şey bir araya gelmiş efendim anlayamadım bende..
14 Şubat!!!!!
Öncelikle Mübarek Mevlid Kandilinizi, yani Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)' in dünyaya şeref buyurmalarının yıldönümü mübarek olsun diyorum..
O' na, Salih ruhuna edilen tüm dualarımız kabul buyurulsun, bu gece hayırlara vesile olsun inşaAllah..
Yaradanım Rabbim gül kokusunu koklamayı, O' nun merhamet gölgesinde dinlenmeyi nasip etsin bu günahkar ruhlarımıza..Günahlarımızı, yürekten tövbelerimizi af buyursun..Bizi kötülüklerden sakınsın, güzelliklere haşreylesin..
AMİN...
Bu güzel ve kıymetli günde sizlerle paylaşacağım diğer mevzuu ise; kadim dostum hatta sırdaşım, kardeşim bildiğim canım Papatyamın Doğum Günüsü..İyiki doğdun Papatyam.. İyiki varsın.. Annem için hazırladığım bu pasta sana hediyemdir.. Beğenmen umidi ile..
23 Nisan' ın, Portakal Şekerlemen seni çok seviyor..Herşey çok güzel olacak :)
ve anneciğimin doğum günüsü, 42. yaşına giriş töreni :)..Aslında 2 Şubattı demiştim ya, babamın rahatsızlığı sebebi ile kutlamamıştık..
Babamı yolladığımıza göre bir toplantı planladık ve buradaki sevdiklerimizle güzell bir toplantı yaptık.. Bugün paylaşacağım pastam da annemin doğum günü pastası:)
ben hiçbir fotoğraf çekemedim koşuşturmaktan:) Çok yoruldum lakin harika geçti..Tarifler verildi, Maşallah denildi:)
Sonra biraz bunaldım bu haftasonu, bazı meseleler varki canını sıkıyor insanın oluyor ara ara.. Çok şükür sevdiklerim var, unutuyorum, rahatlıyorum...
Bu kadar laftan sonra şimdi de biraz pasta; bakalım beğenecekmisiniz? Bir benzerini daha evvel yaptığım pastamda değişik bir krema kullandım bu kez ve daha da renklendirdim..
Sevgili Müge HÜNER' den adapte ettiğim bu krema bu pastaya pek yakıştı...

Malzemeler:

1 pk. kedidi dili bisküvi (36 adet)
Bisküvileri ıslatmak için: taze sıkılmış portakal suyu
İçi ve üzeri için:
8 adet Kivi+2 çorba kaşığı pudra şekeri
Damla çikolata, çilekli damla çikolata, beyaz granül çikolata
Muz
Süslemek için: sade krem şanti
Labneli Kreması İçin:
3 su bardağı süt
2 çay bardağı toz şeker
1 çay bardağı un
2 tatlı kaşığı mısır nişastası
2 adet yumurta sarısı
1 paket vanilin
1 paket labne peyniri (200 gr.)

Yapılışı:
Pasta kreması pastaya sıcak olarak verileceğinden öncelikle ön hazırlıkla başlanır..
Kiviler soyulup dilimlenir ve üzerine iki kaşık pudra şekeri serpilerek robotta püre haline getirilir..
Bu aşamada kivilerin lezzetli olup olmadığını kontrol ediniz.
Bisküvileri ıslatmak için 2 adet portakal suyu sıkılır.
Kek kalıbının tabanına ve kenarlarına meyve suyu ile ıslatılmış kedi dili bisküvileri dizilir.
Krema için; vanilin ve labne peyniri hariç tüm malzemeler tencerede karıştırılıp, orta ateşte sürekli karıştırarak pişirilir. Kaynadıktan 2 dk. sonra ocaktan alınıp vanilin ve labne peyniri eklenerek hızlıca çırpılır..
Pastaya sıcak olarak eklenecektir.
Kek kalıbının tabanına döşenmiş bisküvilerin üzerine kremanın dörtte biri dökülüp kivi püresi yayılır, bir sıra bisküvi dizip, kremadan dökülür ve muz dilimleri dizilip bir sıra daha bisküvi dizilir, krema dökülüp çikolata serpilir tekrar bisküvi dizilip son krema dökülür ve pasta bisviler ile kaplanıp üzerine alüminyum folyo örtülerek buzlukta yarım saat dinlendirilir.
Yarım saatin sonunda kalıpta çıkarılan pastanın üzeri ve etrafı kremşanti ve çikolatalarla süslenip bir gece buzlukta dinlendirildikten sonra dilimlenerek servis edilir..

Afiyet bal şeker olsun :)

Mantarlı Peynirli Gül Böreği

Merhabalar...
Bugün mübarek Kadir Gecesi...
Bin aydan daha hayırlı olan bu mübarek geceyi anlamayı ve hakkıyla idrak etmeyi nasib etsin..
Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hak, bu mübarek gecenin kıymet ve faziletini şöyle beyan buyurmaktadır:
“Biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır.. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Tâ fecrin doğuşuna kadar.” (Kadir Suresi )
“İnanarak ve sevabını Allahü Teâlâdan umarak, Kadir gecesini ihya edenin geçmiş günahları affolur.” [Buhari, Müslim]

Bu mübarek kutlu günün, gündüzünde ve gecesinde bol bol Kur'an-ı Kerim okumalı ve tevbe etmeliyiz.
Namaz, Kur'an-ı Kerim okumak, tesbih ve selâvat getirmek, tevbe etmek ile geçireceğimiz bu kutlu gecede Rabbim affeyler, bağışlar bizleri inşallah...

İftarda nefis börek sofralarınızı şenlendirsin isterseniz, bu nefis börek sizlerle..
Evlilik yıldönümü soframda yaptığım ve çok beğendiğimiz bu börek bayrama hazırlanırken sizlerle.. İkramlarınızın arasında yer alması dileğimle...

Malzemeler:
4 adet yufka
İç için:
200 gr. mantar
1 adet soğan
1 su bardağı kaşar peynir rendesi
tuz karabiber
İç sos için:
2 yumurta
Yarım su bardağı süt
Yarım su bardağı yoğurt
Yarım çay bardağı sıvıyağ
Tuz
Üzerine: çörekotu

Yapılışı:
İç harç için; soğanlar yemeklik doğranıp sıvıyağda pembeleştirilir, üzerine mantarlar ay ay doğranıp eklenir ve tuz, karabiber eklenerek kavrulur. Ocaktan alınıp bir kenarda soğutulur. Soğuyan harca kaşar peyniri rendesi eklenip karıştırılır.
İç sos için: derin bir kapta yumurtalar, süt, yoğurt , sıvıyağ ve tuz çırpılır.
Yufkalar dörde bölünüp tezgaha alınır. Üzerine iç sostan gezdirilip geniş kısmına iki kaşık iç harçtan paylaştırılıp sarılır ve gül şekli verilir.
Tepsiye sıralanan böreklerin üzerine kalan iç sostan paylaştırılır, çörekotu serpilip önceden ısıtılmış 200 derece fırında kızarana kadar pişirilir.

Afiyet olsun...

Krem Şokola ve Berat Kandilimiz Mübarek Olsun....

Günaydınn canlarımmmm :))
Hayırlı ve mutlu haftalar diliyorumm cümlemize sevgili dostlarımm... Bu güzell haftayı daha da güzel kılan mübarek Berat Kandili ile açılıyor olması kesinlikle.. Sizlerle bu mübarek gece ile ilgili nacizane bilgiler vermek istiyorum...
Berat Kandili (Beraat Kandili) İslam dininde kutsal kabul edilen gecelerden biridir. Şaban ayının ondördüncü gününü onbeşinci gününe bağlayan gecesi Berat gecesidir. Osmanlı İmparatorluğu'nda II. Selim'den itibaren minarelerde kandil yakılmasıyla kandil adını almıştır.
Aslı "Berâettir." Beraat sözlükte, "bir zorluktan kurtarmak ve berî olmak" demektir. Bu geceye, bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle mübarek gece; günahların affı ve kulların temize çıkarılması sebebiyle Beraat gecesi ve kulların ihsana kavuşmaları nedeniyle de Rahmet gecesi gibi adlar da verilmiştir.
Bu gece ile ilgili Resul-u Ekrem şöyle buyurmuştur:
"Şaban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünde (kandilden sonraki gün) oruç tutunuz. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ o andan fecir oluncaya kadar: 'Benden mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım. (Bir belâ ile) müptelâ olan yok mu, ona kurtuluş vereyim' buyurur." (İbn Mâce)
Ayrıca, Berat gecesi, Kur'an-ı Kerim'in Levh-i Mahfuzdan dünya semasına toptan indirildiği gecedir. Buna inzal denir. Kadir gecesinde ise Peygambere ilk kez ve parça parça indirilmeye başlanmıştır. Buna da tenzil denir.
Ne güzel bir gecedir ki çok şükür eriştik bu güne bu yılda... Cümlemize hayırlı kandiller olsun...
Sizlerle bugünn arşivimden bir tatlı paylaşmak istiyorum.. Tarif sevgili Aslıcığımdan... Bildiğiniz üzereo şuanda tatilde benim yerime de eğleniyor bende Aslımın tarifini yayınlıyorumm:))
Aslıcığım nasıl güzel yapmış ona da bakınız.. Tarifin orjinali burada..

Malzemeler:
5 su bardağı süt
3 çorba kaşığı pirinç unu (tepeleme)
4 çorba kaşığı tozşeker (tepeleme)
3 çorba kaşığı kakao
Yarım kutu krema
1 paket bitter çikolata (80gr)
1 tatlı kaşığı tarçın
1 paket vanilin

Yapılışı:
Pirinç, şeker ve kakao bir tencereye konulup karıştırılır..Hazırlanan karışımın üzerine süt eklenip orta ateşte karıştırılarak pişirilir..Kaynamasına yakın krema, bitter çikolata ekleneip yedirilir ve tarçını ile vanilini eklenip bir taşım daha kaynatılır..
Karışım kaynamaya başlayınca ocaktan alıp servis edeceğiniz kuplara pay edip ılımasını beklenir, ılınan kuplar buzdolabına alınıp 2-3 saat dinlendikten sonra soğuk süslenerek servis yapılır..

Afiyet Bal Şeker Olsun:)

İrmik Helvası ve Hayırlı Kandiller


Merhabalar sevgili dostlar..
Bu mübarek günde bizleri kavuşturana şükürler olsun...
Tüm islam aleminin ve  tüm okuyucularımın Mevlid Kandili Mübarek Olsun..
Bu güzel günde sonunda yapmayı başarabildiğim nefis İrmik Helvasını paylaşmak istiyorum sizlerle.. Komşularıma da dağıtacağım inşallahh..
Tarif için Papatyamı öpüyorumm :))

Malzemeler:
1 paket (500 gr. ) irmik
1 paket margarin
3 su bardağı toz şeker
2 su bardağı kaynar su
2 su bardağı kaynar süt
İstege bağlı dolmalık fıstık ( ben tercih etmiyorum)

Yapılışı:
Margarin teflon bir tencerede eritilip üzerine irmik eklenir ve kısık ateşte kavrulmaya başlanır. Rengi iyice dönene kadar kavrulan irmigin altı kapatılıp tozşekeri eklenir ve irmige iyice yedirilip tencerenin altı tekrar açılır ve sıcak su ve süt eklenip biraz karıştırılır ve altı iyice kısılıp suyu çektirilir ( pilav gibi pişmeye bırakılır.)
Suyunu  çeken helvanın kapağı açılıp üzerine temiz bir bez örtülür ve kapağı kapatılıp demlenmeye bırakılır. Sıcacık servis edilir..

Afiyet bal şeker olsun..


Sevinçliyiz... Hoşgeldin Ya Şehri Ramazan ve Sinangil Köy Ekmeği

Günaydın sevgili dostlarımm... Ne kadar güzel bir güne uyandık farkındamısınız.. Bugün beni aldı bir heyecan bir telaş..
İlk sahura erişmeye saatler kaldı.. Sonra ilk iftar her Ramazan-ı Şerifte olduğu gibi bu yılda içim içime sığmamakta dün akşam kompostomuzu yaptım bu akşam da pidemizi ve diğer "hafif" yiyeceklerimizi..Sıcaklarda oruç tutacağımızdan sahurda çok dikkatli olmalıyız bol bol meyve ve sıvı tüketmeliyiz..Bakınız sahur için bir takım öneriler aşağıda...
Sahurda neler yenilmelidir?

*Protein içeriği fazla olan gıdalar (midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktirirler) yumurta, süt, yoğurt, peynir gibi gıdalar,
*Kahvaltı şeklinde bir öğün olabilir.
*Bol sıvı alınmalıdır.Su içilmelidir.
*Meyve yenilebilir.
*Fazla tuzlu besinler tüketilmemelidir.
*Sadece su içerek oruç tutmak sakıncalı.Bu durumda yorgunluk, dikkatte azalmalar olur.
*Sahura kalkılmadan oruç tutulursa aç kalma süresi artacağından metabolik hız düşer ve halsizlik, baş ağrısı görülür.

İftara kavuştuğumuzda da sıcaklar bizimle olacağından özellikle ağır yemeklerden ve şerbetli tatlılardan kaçınmalıyız diye düşünüyorum porsiyon küçültmek herzaman işe yarar ve  bazı bölgelerde İftar saati geç olsa da havaların sıcak oluşu sizi sokaklara itsin diyorum akşamları iftardan sonra yürüyüş yapınız.. Hem şehrinizde mutlaka şenlikler yapılır onlara katılırsınız. Hafiflemiş bir şekilde teravih namazını icra eder.. Rahat rahat uyursunuz..:))
Bakınız bir takım öneriler iftar saatleri ve sofralarımız için..:

İftarda Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Küçük bir başlangıçla iftarımızı açmalıyız. Bu zeytin, hurma, kuru meyve, ceviz, badem veya küçük bir parça cevizli sucuk gibi tercih edilmelidir. Bol suyu yanında ihmal etmemek gerekir.
Ilık bir çorba iftar sofralarının vazgeçilmezi olarak tüketilmelidir. Çorbanın hem sıvı ihtiyacını karşılaması hem içeriğindeki besin öğeleri hem de doygunluk verici özellikleri vardır. Ayrıca sindirime de iyi gelmektedir. Yavaş bir şekilde ½ ya da 1 kâse kişiye göre değişerek tüketilmelidir.
15 -20 dakika sonrasında ana yemeğe geçmek en doğrusudur. Ana yemeği; etli veya etsiz sebze yemeği, kurubaklagil yemeği veya kızartma dışında pişirilme yöntemi uygulanarak hazırlanan et yemekleri yapabilirsiniz. Pilav ya da makarna haftada 2 max 3 kez elbette tüketilebilir. Bunu da kepekli pirinç, makarna ve bulgur pilavı tercih etmek en sağlıklısıdır.
Yemeğin yanında muhakkak 1 veya 2 dilim ekmek alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki en doğru karbonhidrat kaynağı tahıllı ekmeklerdir, sizi daha uzun süre tok tutar.
Yemeklerin yanına her akşam zeytinyağı koyulmuş bir salata yapılmalıdır. Salatayı yemenin zamanı yoktur yemeğin ilk anlarından itibaren tüketilmelidir. Çiğ sebze bol lif içeriri tokluk sağlar.
Ara Öğünü Atlamayın!
Yemekten sonra ara öğün mutlaka yapılmalıdır. 2.5 -3 sonrasında meyve ya da sütlü meyveli tatlılar ara öğün olarak tercih edilebilir. Tatlının ve hamur işi besinlerin sıklığına dikkat edilmelidir.Unutmadan yoğun egzersizlerden kaçınılmalı fakat metabolizmayı hızlandırmak için iftar sonrasında orta tempolu yürüyüşler yapılmalıdır.

Ramazan da tahıllı ekmekler tüketiniz diyorlar uzmanlar ve Ben bu Ramazan da ekmek makineme kavuştuğum için bol bol ekmeğimi yapmaya son sürat devam edeceğim...:)) İşte size bir örnek mis gibi köy ekmeği.. Kastamonuya döndükten hemen sonra yapmıştım..Yayınlamak böyle güzel bir güne kısmetmiş...
Tereyağı, yumurtalar köydeki komşularımızın hediyesidir ve naneler bahçedendir :))

malzemeler:
1 kutu Sinangil Köy Ekmeği Karışımı (mayası içinde) (500 gr.)
Yarım çay kaşığı tozşeker
1 tatlı kaşığı sıvıyağ
1,5 cup ılık süt
çok az tuz

Yapılışı:
Un karışımı makinenin kabına dökülüp üzerine, mayası, tozşekeri ve tuzu gezdirilir. Sıvıyağı ve sütü yada suyu eklenip makinenin normal pişirme programında pişirilir..(ortalama 3 saat)

Ekmek makinesi olmayanlar da verilen malzemeleri yoğurup 1 saat kadar dinlendirdikten sonra isteğe göre minik mink isteğe göre baton ekmek şeklinde yaparak 15 dakika daha tepside mayalandırark 180 derecelik fırında kızarana kadar pişirebilirler..
Afiyet bal şeker olsunnn..:))


Ayların en kıymetlisine kavuşuyor olmanın verdiği haz ve neşe ile sizlere mutlu günler diliyorumm.. Bu gece ki ilk teravih de tüm dualarınız kabul olsun diyorum..
Hepinizi çok çok seviyorum..

Sevgilerimle..

Deniz, Kalpkurabiye...

Bayramın Ardından Merhaba..


Hayırlı haftalar sevgili dostlar...
Geçmiş bayramımız mübarek olsun..
Uzun süren bayram tatili bana da uzun bir ara verdirdi..Kardeşimin tableti ile sosyal medyada aktif olsam da buraya gelemedim, tatil sonrası silkinme, eve dönüş ve temizlik, yerleşme derken ancak kısmet oldu.
Bu uzun tatile pek çok şey sığdırdık ama en önemlisi minik kızımızın yaş günü idi.. Onu da ilerleyen günlerde paylaşacağım..
Yeni haftayla yeni bir başlangıç yapalım istedim bayramdan kalanlar ile...
Bayram kurban bayramı olunca, kahvaltılar bile etli, kavurmalı oluyor. Hamd olsun kurbanımızı kestik, dağıttık, tadına baktık, ikrâm ettik velhâsıl bereketine bereket kattık..
Neler yaptık..
Tabiiki kavurmalı pilav

Kavurmalı Kaşar Peynirli Tost

Kavurmalı omlet

Kuşbaşılı Pide

Etli Ekmek

İşte böyle..
Rabbim ağız tadıyla, hakkını vere vere geçireceğimiz nice bayramlara kavuşmayı nasib etsin..
Büyüklerimizin dediği gibi, "çok bayramlara erelim inşallah.."

Sevgiler..

Mevlid Kandili

                                                                     -fotoğraf bana aittir-
Hayırlı Cumalar sevgili Dostlar..
Sevgili Peygamberimiz, Hz. Muhammed (S.A.V.)' in dünyaya teşrif buyurmalarının yıldönümü bu Cuma..
Rabbim hepimizi O'nun yolundan gitmeyi, O'nun merhamet gölgesinde dinlenmeyi, O'nun sevgisine mazhâr olmayı nasip etsin İnşallahh..
Bu mübarek ve müjdeli gece için paylaşmak istediğim bir makale var, hepimizin kandili mübarek, yürekleri ferah ve imân aşkı ile dolu olsun..


 "Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik."

(Enbiyâ, 107)


İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük peygamber, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) 571 yılında Kameri aylardan Rebiü'l-evvel ayının 12.gecesi doğmuştur. Milâdî takvime göre ise bu, 571 yılı Nisan ayının yirmisine rastlamaktadır. Bu mübarek geceye "Mevlid Kandili" denir.
O'nun doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti.
O'nun doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıçtır.O gecenin sabahı gerçekten de feyizli bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidâyet meşalesi olan sevgili peygamberimizin gönderilişi, Yüce Allahın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:

"Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler."
(Âl-i İmrân, 164)

Bu gece, müslümanlar arasında yüzyılllardan beri büyük bir coşku ile kutlanmakta, Sevgili Peygamberimiz derin bir saygı ile anılmaktadır. Peygamberimizin doğum yıldönümlerinde okunan mevlidleri saygı ile dinlemek, O'nun mübarek ruhuna salât ve selâm okumak hiç şüphesiz büyük milletimizin Sevgili Peygamberimize olan engin sevgi ve bağlılığının bir ifadesidir.
Bununla beraber, O'nun ahlâk ve fazilet dolu hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen görevlerimizdendir. Asıl o zaman O'nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmış oluruz.
O âlemlerin Rabbinden, "Alemlere rahmet olarak gönderildi." Asırlara sığmayacak inkılapları birkaç sene içerisinde gerçekleştirdi. Evlâtlarını diri diri toprağa gömen babalar O'na ve getirdiği prensiplere iman ettikten sonra mükemmelleştiler, dünyaya insanlık, adalet ve medeniyet rehberi olacak hale geldiler. İnsanlar O'nun tek emriyle, kökü yüzlerce yıl derinde olan alışkanlıklarını bıraktı.
O, yirminci asır insanının yüzyılda yerleştiremediği hakkı, hukuku, adâleti, hürriyeti, demokrasiyi ve insan haklarını bir solukta yerleştirdi. Böylece cehâlet asrı bir saâdet asrı olup, çıktı. Nihayet asır, asırlara taştı. Ve O, çağlar ötesiyle kucaklaştı.
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed kendisinden önceki peygamberler gibi sadece bir kavme veya millete değil, bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir. O'nun diğer peygamberlerden en farklı yönlerinden birisi budur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:
"Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler."
(Sebe, 28)

İnsanlığın her zaman ve mekânda Hz. Peygamber'in tebliğ ettiği ilâhî mesaja ve bu mesajın hayata geçirilmiş şekli olan onun sünnetine ihtiyacı vardır. O'nu örnek almak, Kur'an'a uymaktır. Çünkü Hz. Aişe (r.a.)'nın ifâdesiyle O'nun ahlâkı Kur'an'dı. (Müslim, Misâfirîn, 139). Kur'an-ı Kerim, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in inananlar için en güzel örnek olduğunu bildirmekte ve bu hususta şöyle buyurulmaktadır:
"Andolsun, Allah'ın rasûlünde sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar için ve Allah'ı çok ananlar için güzel bir örnek vardır." (Ahzâb, 21)

Bu geceyi nasıl ihya edelim?

Bütün insanlık âlemine bir hidayet tarihi açan ve âlemlere halis ilâhî rahmet olan böyle yüksek şanlı bir Peygamber'in ümmeti olmakla şereflenmiş bulunan biz müminlere ne mutlu! Bu geceyi vesile bilerek, O'na ümmet olmanın şuuruna erebilmek, Bu gecenin manevî zenginliğinden istifâde etmek için en azından bir Tesbih Namazı kılalım, bir de Hatm-i Enbiyâ yapalım, Kur'an-ı Kerim okuyalım.
O'na ümmet olan müminlere gevşeklik yakışmaz.
Unutmayalım...
Alemlere rahmet olarak gönderilen muazzez Peygamberimizin, doğumunu anarken, yalnız mevlid okumak, ilahiler söylemek ve kandil simidi dağıtmak yeterli değildir, sadece bu geceyi yaşamak yeterli değildir. Yüce Allah'ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yegâne yolu, Peygamberimizin yolundan gitmektir...
"De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın..."
(Âl-i İmrân, 31)


Hayırlı ve Bereketli Kandiller Dilerim.....
Allah tüm dualrımızı kabul etsin, bizleri ışığından mahrum bırakmasın.. (Amin)

Aşuremiz Mübarek Olsun :)


Merhabalar:))
Güzel bir pazar akşamından tüm izleyicilerim, okuyucularım, kardeşlerim ve ablalarıma sevgi, selam ve hürmetlerimi sunmak isterim..
Ne güzel günler yaşıyoruz değil mi? Hicri yılın ilk ayı olan Muharrem ayında evlerde kaynayan aşureler, bereket ve bolluk sembolü oluyor.. Konu komşuya dağılıyor kaseler boş geri gelmiyor bu da birliği, beraberliği ne güzel dile getiriyor.. Büyük şehirlerde bu alışkanlıklar çok az da olsa sürdürülmeye çalışılıyor lakin Anadoluda bütün şevki ile yaşanıyor:)
Bizde ıslattık akşamdan buğday, fasülye ve nohutumuzu sonra koyduk kuzinenin üzerine tenceremizi, buğdayımızı, fasülyemizi, nohutumuzu ekledik, sonra ıslatılmış kayısı, incir, üzüm ve yaban mersinlerimizi,meyve şekerlerimizi kaynattık kaynattık, şekerini az miktarda nişastasını ekledik... Sonra kaselere pay ettik üzerilerini yemişlerle, hindistan cevizi, fıstık, ceviz,çikolata ve  güzelim nar taneleri ile süsledik..Soğuttuk güzelce sonra dağıttık konu komşuya, netten fotoğrafını dostlara:) Aslını veremesek de fotoğrafını paylaştık kilometrelerce uzaklarla.. Şimdi sıra sizlere geldi.. Hem aşuremi paylaşıyorum hemde aşure günü ile ilgili bir güzel yazı kesitini..
Yaradanın rahmeti, nimeti, bolluğu, bereketi eksik olmasın evlerinizden, sofralarınızdan, yüreklerinizden..
Dostça kalın..

Muharrem Ayı ve Aşure Günü
"Şehrullahi'l-Muharrem" olarak meşhur olan, yani "Allah'ın ayı Muharrem" olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır.
Allah'ın ayı, günü ve yılı olmaz, ancak Allah'ın rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olduğu için Peygamberimiz tarafından bu şekilde ifade edilmiştir.
Âşura Günü ise Muharrem'in 10. günüdür. Âşura Gününün Allah katında ayrı bir yeri vardır. Bugünde Cenâb-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuş ve kudsiyetini arttırmıştır. Bu günlerde oruç tutmak çok faziletlidir.
Hicrî Senenin ilk ayı olan Muharrem ayının 10. günü Âşura Günüdür. Muharrem ayının diğer aylar arasında ayrı bir yeri olduğu gibi, Âşura Gününün de diğer günler içinde daha mübarek ve bereketli bir konumu bulunmaktadır.Âşura Gününün Allah katında da çok seçkin bir yerinin olduğunu Fecr Sûresinin ikinci âyeti olan "On geceye yemin olsun" ifâdelerinin tefsirinden öğrenmekteyiz.
Bazı tefsirlerimizde bu on gecenin Muharrem'in Âşurasine kadar geçen gece olduğu beyan edilmektedir.(1)
Cenâb-ı Hak bu gecelere yemin ederek onların kudsiyet ve bereketini bildirmektedir.
Bugüne "Âşura" denmesinin sebebi, Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği içindir. Hadis kitaplarında geçtiğine göre ise, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenâb-ı Hak on peygamberine on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir:
1. Allah, Hz. Musa'ya (a.s.) Âşura Gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Dağının üzerine Âşura Gününde demirlemiştir.
3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur.
4. Hz. Âdem'in (a.s.) tevbesi Âşura Günü kabul edilmiştir.
5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır.
6. Hz. İsa (a-s.) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.
7. Hz. Davud'un (a.s.) tevbesi o gün kabul edilmiştir.
8. Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur.
9. Hz. Yakub'un (a.s.), oğlu Hz.Yusuf'un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır
10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.(2)
Hz. Âişe'nın belirttiğine göre, Kabe'nin örtüsü daha önceleri Âşura gününde değiştirilirdi.
İşte böylesine mânalı ve kudsî hâdiselerin yıldönümü olan bu mübarek gün ve gece, Saadet Asrından beri Müslümanlarca hep kutlana gelmiştir. Bugünlerde ibadet için daha çok zaman ayırmışlar, başka günlere nisbetle daha fazla hayır hasenatta bulunmuşlardır. Çünkü, Cenab-ı Hakkın bugünlerde yapılan ibadetleri, edilen tevbeleri kabul edeceğine dair hadisler mevcuttur.
Âşura Gününde ilk akla gelen ibadet ise, oruç tutmaktır. Muharrem ayı ve Âşura Günü, Ehl-i Kitap olan Hıristiyan ve Yahudiler tarafından da mukaddes sayılırdı. Nitekim, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Medine'ye hicret buyurduktan sonra orada yaşayan Yahudilerin oruçlu olduklarını öğrendi.
"Bu ne orucudur?" diye sordu.
Yahudiler, "Bugün Allah'ın Musa'yı düşmanlarından kurtardığı Firavun'u boğdurduğu gündür. Hz. Musa (a.s.) şükür olarak bugün oruç tutmuştur" dediler.
Bunun üzerine Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam da, "Biz, Musa'nın sünnetini ihyaya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz" buyurdu ve o gün oruç tuttu, tutulmasını da emretti.(3)
Aşûra günü yalnız ehl-i kitap arasında değil, Nuh Aleyhisselâmdan itibaren mukaddes olarak biliniyor, İslam öncesi Cahiliye dönemi Arapları arasında İbrahim Aleyhisselâmdan beri mukaddes bir gün olarak biliniyor ve oruç tutuluyordu.
Bu hususta Hazret-i Âişe validemiz şöyle demektedir:
"Âşûrâ, Kureyş kabilesinin Cahiliye döneminde oruç tuttuğu bir gündü. Resulullah da buna uygun hareket ediyordu. Medine'ye hicret edince bu orucu devam ettirmiş ve başkalarına da emretti. Fakat Ramazan orucu farz kılınınca kendisi Âşûrâ gününde oruç tutmayı bıraktı. Bundan sonra Müslümanlardan isteyen bugünde oruç tuttu, isteyen tutmadı." 'Buhari, Savm: 69.
O zamanlar henüz Ramazan orucu farz kılınmadığı için Peygamberimiz ve Sahabileri vacip olarak o günde oruç tutuyorlardı. Ne zaman ki, Ramazan orucu farz kılındı, bundan sonra Peygamberimiz herkesi serbest bıraktı. "İsteyen tutar, isteyen terk edebilir" buyurdu.(4) Böylece Âşura orucu sünnet bir oruç olarak kalmış oldu.
Âşura orucunun fazileti hakkında da şu mealde hadisler zikredilmektedir.
Bir zat Peygamberimize geldi ve sordu:
"Ramazan'dan sonra ne zaman oruç tutmamı tavsiye edersiniz?"
Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam, "Muharrem ayında oruç tut. Çünkü o, Allah'ın ayıdır. Onda öyle bir gün vardır ki, Allah o günde bir kavmin tevbesini kabul etmiş ve o günde başka bir kavmi de affedebilir" buyurdu.(5)
Yine Tirmizi’de de geçen bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Âşura Gününde tutulan orucun Allah katında, o günden önce bir senenin günahlarına keffaret olacağını kuvvetle ümit ediyorum."(6)
"Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah'ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur”(7) hadis-i şerifi ise, bu günlerde tutulan orucun faziletini ifade etmektedir.
Bu hadisin açılamasında İmam-ı Gazali, "Muharrem ayı Hicrî senenin başlangıcıdır. Böyle bir yılı oruç gibi hayırlı bir temele dayamak daha güzel olur. Bereketinin devamı da daha fazla ümit edilir" demektedir.
Gerek Yahudilere benzememek, gerekse orucu tam Âşura Gününe denk getirmemek için, Muharrem'in dokuzuncu, onuncu ve on birinci günlerinde oruç tutulması tavsiye edilmiştir.
Bu mânâdaki bir hadisi İbni Abbas rivayet etmektedir. Bunun için, müstehap olan, aşure Gününü ortalayarak, bir gün önce veya bir gün sonra oruç tutmaktır.
Bu günde oruçtan başka hayır, hasenat ve sadaka gibi güzel âdetlerin de yaşatılması isabetli ve yerinde olacaktır. Herkes imkânı nisbetinde ailesine, akraba ve komşularına ikramda bulunur; bugünlerin faziletini bildiren hâdiseleri hatırlayarak ihsanda bulunursa şüphesiz sevabını kat kat alacaktır. Bilhassa, Peygamberimiz, mü'minin aile efradına Âşura Gününde her zamankinden daha çok ikramda bulunmasını tavsiye etmiştir.
Bîr hadiste şöyle buyurular: "Her kim Aşura Gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa, Cenab-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder."(9) Bu aile mefhumunun içine akrabalar, yetimler, kimsesizler, konu komşular da girmektedir. Fakat, bunun İçin fazla külfete girmeye, aile bütçesini zorlamaya lüzum yoktur. Herkes imkânı ölçüsünde ikram eder.
Âşura gününün manevi ve berraklığı üzerinde Kerbela karanlığının kesafeti de görülmektedir. 61. hicret yılının Muharrem'ine ait 10. gününde Hazret-i İmam Hüseyin (r.a.) 55 yaşında iken Sinan bin Enes isimli bir hain tarafından Kerbelâ'da hunharca şehit edilmiştir. Bu gadr ve zulmün arkasında Emevi Halifesi Yezid, onun Küfe valisi İbni Ziyad vardır. Yarım asır öncesinden Peygamberimizin bizzat haber verildiği bu ciğerleri yakan olay Hazret-i Hüseyin'i Cennet gençlerinin efendisi olma şanına yüceltmiştir.
Şehitler mükâfatını almış en yüce mertebelere ulaşmıştır. Yüce Allah'ın da zalimlere hak ettikleri cezayı en âdil bir şekilde vereceğinden şüphemiz yoktur. Kader hükme boyun eğen her mü'min bu olaya üzülür, ancak itidalini ve soğukkanlılığını kaybetmez. Duyguları yanlışlara ve taşkınlıklara götürmez. Çünkü meydana gelen bütün olaylar ezelî takdirin bir hükmüdür. Bu açıdan bunu bir "yas merasimi" haline dönüştürmek ehli-i sünnetin itikat ve inancına aykırıdır.
KAYNAK: http://www.islamiyet.gen.tr/
 
Sponsorlar : Yemek Tarifleri | Yemek Tarifi
Copyright © 2013. Bomba Yemek Tarifleri - Tüm Hakları Saklıdır.
Özel tasarım ürünler